27 Kasım 2015 Cuma

Zevk adamı James Bond ve meşhur tekneleri

İngiliz Kraliyet Donanmasında subay olan 007, son 40 yıl süresince muhteşem tekneleri ile Bond severlere unutulmaz anlar yaşattı. Serinin neredeyse her filminde kullandığı sıra dışı otomobil, sürat tekneleri ve yelkenliler ile her zaman hafızalarda yer edindi. James Bond aslında oldukça mütevazi görünmeye çalışsa da, kullandığı araçlar ile dikkatleri üstünde topladı. Tabii ki, James Bond’un zevk adamı olduğunu da unutmamak gerekiyor.

1) FAIREY HUNTRESS – FROM RUSSIA WITH LOVE/ RUSYA'DAN SEVGİLERLE (1963) 

Pek çok izleyici için Sean Connery ile James Bond arasında unutulmaz bir bağ bulunmakta. Fairey Huntress, James Bond’un en büyük teknesi oldu. Sir Richard Fairey tarafından, 1940 yılında kurulan Fairey Marine tersanesi, ilk sürat teknesini 1960’larda Sir Richard’ın oğlu için üretti. Offshore yarışları hayranı olan oğlu için, offshore dünyasının efsanevi ismi Raymond Hunt’dan gövde tasarımı için destek aldılar. Orjinal 23 foot tekne sonrasında Fairey, kendisi için gezinti tekneleri üretti. Sonrasında da 1963 yılındaki filmde kullanılan, 28 foot uzunluğundaki Huntsman ve Huntress üretildi.

Film sonrasında bu süper sürat teknesi efsanevi statüsünü sürdürdü ve offshore yarışlarına katıldı. Cowes-Torquay gibi efsanevi yarışları kazanmasının yanı sıra askeri amaçlarla da kullanıldı.
2) GLASTRON GT150 – LIVE AND LET DIE/ YAŞAMAK İÇİN ÖLDÜR (1973)

 
007 tarihinin en unutulmaz teknelerinden birisi de, mutlaka 1972 Glastron GT150 teknesidir. 135 beygirlik dıştan takma Evinrude Starflite motoru ile, 110 foot uzaklığa zıplayan tekne hala o unutulmaz durumda hafızalarda. Bu filmde Roger Moore tarafından canlandırılan James Bond, şerif üzerinden atlarken şerif tekneye ateş ediyordu.
Doğal olarak bu mesafeyi atlayan teknede ve motorunda modifikasyonlar yapılmıştı. Ayrıca, ahşap zıplama rampası yapılarak, teknenin sudan yükselmesi ve havada iken dengesini koruması için teknenin merkez ağırlığı ayarlanmıştı. Tüm bu ayarlamalara rağmen filmin bu karesinin çekilebilmesi için 25 farklı tekne denenmiş, yaklaşık 100 atlayış yapıldıktan sonra en başarılısı olan 1972 Glastron GT150 teknesi seçilmiştir. Bazı büyük tekneler atlayış sırasında hasarlanmış olmasına rağmen, elde edilen başarılı sahne ile büyük maliyetlerin altından kalkılmış. 
Bu film sonrasında Glastron GT150 büyük rağbet görmüş ve bir klasik olmuştur. Ayrıca bu sahnenin film afişinde de kullanılmış olmasının, filmin başarısında önemli etkisi olmuştur.
3) LOTUS ESPRIT TURBO SUB – THE SPY WHO LOVED ME/ BENİ SEVEN CASUS (1977)

 
James Bond 007’nin teknelerini derlerken, aralarında Lotus denizaltıya yer vermemek imkansızdı. 1975 model Lotus Esprit Turbo otomobil, modifiye edilerek İtalyan tasarımı farklı boyuta taşındı.
Filmde kullanılan denizaltı; araç çimento püskürtme için plakanın arkasına püskürtme uçları, ayrıca sis perdesi ve torpidolar ile donatıldı. Bu özellikler aracın karadaki özellikleri, gerçek ötesi özellikleri ise su altına indiğinde... Bunların gerçek olmadığını söylemeye gerek yok herhalde. Belki de bu araç, günümüzdeki pek çok özelliği bir arada bulunduran araçların yaratılmasında ilham kaynağı olmuştur.
4) GLASTRON CARLSON CV23HT – MOONRAKER / AY HAREKÂTI

Roger Moore
, Amazon nehrinde yine bir başka etkileyici ve nefes kesici Glastron Carlson CV23HT teknesinde. Bu model 1978 yılında tanıtılan hard top bir model. İlk tanıtımın iki yıl sonrasında ise, hard top olmayan model ortaya çıktı. Bu modelden sadece 300 adet üretildi ve sadece üç tanesi gümüş gri renge boyandı.

Doğal olarak, Bond filmlerinde yer almak için klasik olmak, seçkin olmak, özel olmak yeterli olmuyor. Filmde kullanılan Glastron Carlson CV23HT, torpidolar ile donatıldı ve kanatlar takıldı. Köpekbalıklarından kaçan ve Iguazu şelalelerinden uçan tekneye, pek çok ilave özellik eklendi. Sonradan eklenen kanatlar her ne kadar zayıf görünse de, tekne kendi gövdesi ile birleştiğinde oldukça etkileyici görünüyordu. 
5. SUNSEEKER SOVEREIGN 17 – QUANTUM OF SOLACE (2008) 
Son yıllarda 007 filmlerinin vazgeçilmez tekneleri Sunseeker oldu. Tabii ki bu kararda, İngiliz tekne üreticisinin film ile birlikte yakaladığı sinerjiyi devam ettirme arzusu etkili oldu. Pazarlama yöneticisinin Quantum of Solace filmini beyaz perdede izlerken, Superhawk 43’ın başarısı sonrasındaki sinerji ile ellerini ovuşturduğufotoğraf karesi gözler önünde canlanıyor. Sunseeker , 'Die Another Day' filminde Superhawk 48 ile, ‘Casino Royale’ filminde iki tekne ile, XS 2000 ve Predator 108’in yanısıra ‘Quantum of Solace’ filminde, çok iddialı olmayan Sunseeker Sovereign 17 ile filmlerde yerini aldı.
Sunseeker Sovereign 17, Riva benzeri bir eski model. İlk kez 1970 yılında üretilmiş ve 2005 yılında yenilenmiş. Küçük ama sportif bir model olan Sunseeker Sovereign 17 ile, Sunseeker’ın kurucusu Robert Braithwaite teknenin kaptanı olarak da küçük bir rol ile 007 serisi filmlerinde yer alıyor. Daha sonraki sahnelerde Daniel Craig tarafından canlandırılan James Bond, Sunseeker 17 ile sahnede yerini alıyor.
PEKİ YA DİĞERLERİ? 
James Bond filmlerinde iki tane de yelkenli tekne var. 
2006 yılında gösterime giren Casino Royal filminde James Bond (Daniel Craig) veVesper Lynd (Eva Green) ikilisi, Karadağ’dan Venedik’e Spirit 54 sloop yelkenli ile seyahat ediyorlar. Bond doğal olarak dümende ve 17 metre uzunluğundaki lüks yat ile kanallar boyunca güzel Vesper ile denizin keyfini sürüyor. Yelkenli filmin sonunda bir kez daha perdeye geliyor. Bond yelkenlinin arka havuzunda oturuyor ve telefonda konuşuyor.
 
2012 yılında vizyona giren SkyFall filmi ise hatırladığınız gibi Türkiye kıyılarında geçiyordu. James Bond (Daniel Craig) ve Severine (Bérénice Marlohe), bu filmde Türk üretimi bir tekne kullanmışlardı. Lüks yata bu filmde 'Chimera' ismi verilmişti.
2011 yılında denize indirilen, Pruva Yachting imalatı olan 56 metre boyundaki schooner tipi lüks yelkenli, Bodrum’da üretildi. Bu filmin en dikkat çekici sahnelerinden birisi olan duş sahnesi, Chimera yelkenlisinin kamarasında başlayarak banyosunda devam ediyordu.
Tabii bunlar 007 serisi James Bond filmlerinin bizler için en dikkat çekici tekneleri. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonrada Bond filmlerinde akıllardan uzun süre silinmeyecek tekneler karşımızda olacak...

26 Kasım 2015 Perşembe

2015'in en şanssızları

Hollywood'un yıldız aktörleri için 2015 uğursuz geçti. George Clooney, Johnny Depp ve Zac Efron'ın oynadıkları milyon dolarlık filmler bu sene zarar etti. İşte 2015'in büyük umutlarla çekilen ama gişede yere çakılan yapımları...

Hollywood'un en popüler isimleri bu sene deyim yerindeyse dibe çakıldı. Box Office Mojo ve IMDB kaynaklarından alınan ve Ocak- Ekim 2015 dönemi içinde vizyona giren filmlerarasındaki en şanssız filmler Forbes'ta açıklandı. 
Rock the Casbah; Bill Murray, Kate Hudson, Bruce Willis ve Zooey Deschanel gibi sağlam isimlere rağmen 2015'in en büyük 'kaybedeni' oldu. 
Reuters'ta da yer alan habere göre George Clooney, Johnny Depp ve Zac Efron gibi ünlü isimlerin heyecanla başladıkları milyon dolarlık projeler ilgi görmedi ve büyük zarar etti. Bu seneyi zararla kapatan diğer isimler arasında Johnny Depp, Bradley Cooper, Sean Penn ve Bill Murray var. 
SEAN PENN DE ÇAKILDI
Sean Penn ve Charlize Theron, The Gunman'in galasında
Bill Murray'in heyecanla başladığı ve prodüksiyonu için 15 milyon dolar harcanan filmi'Rock the Kasbah' yalnızca 2.9 milyon dolar gişe yaptı. Benzer şekilde Sean Penn'in 2015 projesi 'The Gunman' de 40 milyon dolarlık bütçesine rağmen yalnızca 10.7 milyon dolarlık bir gişeyle yere çakıldı.
CLOONEY'İN ŞANSSIZ SENESİ
Aktör George Clooney için de bu yıl verimsiz geçti. Clooney'in başrolünü üstlendiğiTomorrowland' (Yarının Dünyası) istenen başarıyı yakalayamadı. Film, 209 milyon dolarlık hasılata rağmen, masrafını çıkartamadı. 
AH BRADLEY, AH EMMA!
Aloha, sağlam bir tanıtım kampanyasına rağmen başarı yakalayamadı. 
Hawaii'de geçen romantik komedi 'Aloha' da bu yılın şanssız yapımlarından biri oldu.Bradley Cooper ve Emma Stone gibi güçlü isimlere ve sağlam bir kampanyaya rağmen film 37 milyon dolarlık bir gişe yaptı ve sınıfta kaldı. 
JOHNNY DEPP 2015'İ DEFTERDEN SİLMELİ! 
Johnny Depp ve eşi Amber Heard, Mordecai galasında 
Zac Efron'un 'We Are Your Friends' ve Johnny Depp'in 'Mordecai' filmleri de '2015'in kaybedenleri' arasındaki yerini aldı. 

Nebahat Çehre 'Kösem' için ne dedi

Muhteşem Yüzyıl'ın Valide Sultan'ı Nebahat Çehre'den 'Kösem' ile ilgili sorulara manidar cevap.

'Muhteşem Yüzyıl'da 1,5 yıl boyunca 'Valide Sultan' karakterini canlandıran Nebahat Çehre "Muhteşem Yüzyıl Kösem'i izlediniz mi?" sorusuna "İzledim ama yorum yapmayayım halk değerlendirsin" cevabını verdi.

Safiye Sultan'ı oynayan Hülya Avşar için de şunları söyledi: 

"Ne olur beni bu konu hakkında polemiğe sokmayın. Ben 'Valide Sultan'ı oynadım bitti."

25 Kasım 2015 Çarşamba

RTÜK Başkanı belli oldu

RTÜK Başkanı 18'inci toplantı sonunda belli oldu. Başkanlığa AK Parti kontenjanından seçime katılan İlhan Yerlikaya seçildi.

RTÜK Başkanlığı'na, AK Parti kontenjanından seçime katılan İlhan Yerlikaya seçildi.
RTÜK'ün 22 Temmuz'daki ilk toplantısında, adaylar Çıplak, Yerlikaya ve Öngel yeterli oyu alamadığı için seçim bir sonraki haftaya ertelenmişti.

Üst Kurul'un 29 Temmuz'daki 2'nci toplantısında da yeniden aday olan bu isimlere yeterli oy çıkmamıştı.

Üst Kurul'un 5, 12, 19, 26 Ağustos, 2, 9, 17, 30 Eylül, 7, 14, 21, 27 Ekim ile 4 ve 11 Kasım'daki toplantılarında da üç aday yeterli oyu alamamış ve başkan seçilememişti.

Chris Hemsworth tanınmayacak hale geldi!

The Avengers (Yenilmezler) ve Thor gibi filmleriyle tanınan 32 yaşındaki yıldızı Chris Hemsworth, yeni filmi Heart of the Sea için günde 500 kalori kaybettiği bir diyet uyguladı. Sonuç: Chris'ten geriye ne kaldı?

'Star Trek', 'The Avengers', 'Thor' gibi filmleriyle nam salan dünyaca ünlü Avustralyalı oyuncu Chris Hemsworth'ün Instagram'da en son paylaştığı 'selfie'si olay oldu! 
Hemsworth, fotoğrafını paylaştıktan sonra altına da 'Adını 'denizde kaybolmak' koyduğum bu diyeti kesinlikle önermiyorum!' yazdı. 
Hemsworth, günde 500 kalori kaybettiği bir diyet uygulayarak, başrolünü üstlendiği 11 Aralık'ta vizyona girmesi planlanan yeni filmi 'Heart of the Sea' (Denizin Kalbinde) için zayıfladı. 
'YATAĞA AÇ GİRİYORUM'
Chris Hemsworth ve eşi Elsa Pataky 
Moby Dick'e de ilham vermiş, 1820'de yaşanmış gerçek bir hikâyeden ilham alan film, büyük bir fırtınaya yakalanarak 90 gün boyunca evinden uzak kalan bir gemi ve mürettebatının mücadelesini konu alıyor. Ron Howard'ın yönettiği film için zayıflayan ünlü aktör, 'Tüm gün koşturuyor ve yatağa aç giriyorum' diyor. ''
'BU DİYETİ KESİNLİKLE ÖNERMİYORUM!'
Entertainment Tonight'a konuşan ünlü aktör; 'Şu an tek düşündüğüm şey yemek yemek' diyor ve ekliyor: 'Çok sağlıksız olduğunun farkındayım ama hepimiz bir amaç için bunu yapıyoruz...' 
Başarılı aktörün film için bu kadar büyük ölçüde kilo kaybetmesi, akıllara Tom Hanks'in başrolünü oynadığı 2000 yapımı 'Cast Away'i (Yeni Hayat) getirdi. Hanks de bu filmde benzer şekilde zayıflamıştı. 

24 Kasım 2015 Salı

Cem Yılmaz'dan eleştirilere yanıt: Olmadı yapamadım

Cem Yılmaz, sosyal medya hesabında “Ali Babalar ve 7 Cüceler” filmini eleştiren takipçilerine esprili yanıtlar verdi. Ünlü komedyen, “Biletler pahalıydı” diye yazan bir takipçisine “Seçim vaatlerimden biriydi. Olmadı, yapamadım” dedi.

Cem Yılmaz, Cüneyt Özdemir’in sunduğu “5N 1K” programına konuk oldu. “Ali Baba ve 7 Cüceler” filminde birlikte rol aldığı Zafer Algöz ve Can Yılmaz’la programa katılan ünlü komedyen, soruları esprili bir şekilde yanıtladı. Filmine yapılan olumlu eleştirileri Twitter sayfasında paylaşan Yılmaz, “Herkes biliyor ki negatifi göz daha çabuk seçiyor. Bin kişi çok güzel, dört kişi kötü diyor. Dört kişiye insanlar merakından bakıyor. Kendi fikrime önem verdiğim kadar insanlarınkine de önem veriyorum. Hayatımdaki ilk defa bizimle aynı mizacı paylaşan insanların tweetleri retweet edeyim dedim. Baktım yorumlar ‘Ağabey hep beğenenlerinkini paylaşıyorsun’ diye. Benim sayfam benim mutluluğum için, tabii beğenenleri paylaşacağım” diyerek kendini savundu.

ELEŞTİRİLERE YANIT VERDİ

Ancak ünlü komedyenin bu sözleri sosyal medyada tepki çekti. Olumsuz eleştiri yağmuruna maruz kalan Yılmaz, bu kez kötü eleştiri yapanlara tek tek cevap yazdı. Ünlü komedyen, “Hayatımda 2 saat çaldı bu film” yazan takipçisine “Yol artı molalar?!”; “Biletler pahalıydı” tweet’ini atan bir diğer takipçisini de “Seçim vaatlerimden biriydi... Olmadı, yapamadım” diye yanıtladı.

Bu gariban da yapar şakar

Cem Yılmaz’a “5N 1K”da İzzet Altınmeşe’li bir sürpriz video hazırlandı. “Ali Babalar ve 7 Cüceler” filminde yüzündeki beniyle ilgili diyalog olan Altınmeşe videoda ünlü komedyene, “Filmi izledim doğrusunu söylemek gerekirse çok kırıldım. Cem Yılmaz’dan bunu beklemiyordum. Filmde diyor ki, ‘İzzet ağabeye bakmayın siz, deloyloy falan dediğine. Beninin içerisinde protonyum diye bir madde varmış, onun kaçakcılığını yapıyormuş’ Sevgili Cem, çok üzgünüm, beni daha fazla konuşturmayın” diye seslendi. Video, Cem Yılmaz’ı kahkahaya boğdu. Cüneyt Özdemir daha sonra videonun devamını açtı. Altınmeşe videonun devamında, “Nasıl ya sevgili Cem, hep sen mi şaka yapacaksın? Bu gariban da yapar şaka. Seni çok seviyorum” dedi.

23 Kasım 2015 Pazartesi

Cem Yılmaz ilk haftada bir milyonu göremedi

Cem Yılmaz’ın, 2015 yılının en iyi açılış rekorunu elinde bulunduran ‘Ali Baba ve 7 Cüceler’ filmi bir haftada milyonu göremedi. Cem Yılmaz’ın, 2015 yılının en iyi açılış rekorunu elinde bulunduran ‘Ali Baba ve 7 Cüceler’ filmi bir haftada milyon seyirci rakamına ulaşmadı.

Komedyenin, Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da çektiği, başrollerini İrina İvkina, Çetin Altay ve Zafer Algöz’le paylaştığı film, bir haftada 822 bin 939 kişi tarafından izlendi. Bir haftanın hasılatı ise 9 milyon 931 bin 317 TL oldu. Film, ilk üç günde 539 bin 639 kişi tarafından izlenmişti.

“Gecenin Kraliçesi” dizisinin ilk tanıtım yayınlandı

Başrollerini Meryem Uzerli, Murat Yıldırım ve Uğur Polat’ın paylaştığı “Gecenin Kraliçesi” dizisinin ilk tanıtımı yayınlandı.

Yapımını O3 Turkey’in üstlendiği, yönetmenliğini Yağmur-Durul Taylan kardeşlerin yaptığı “Gecenin Kraliçesi”nin yayınlanan ilk tanıtımı, Güney Fransa’daki Grasse şehrinde çekilen romantik sahnelerden oluşuyor. Ocak ayında ekrana gelecek olan dizi, Selin (Meryem Uzerli) ve Kartal’ın (Murat Yıldırım) Fransa’da başlayıp Karadeniz’e, oradan da İstanbul’a uzanan aşk hikayesini konu alıyor. Dizinin kadrosunda ayrıca; Selim Bayraktar, Funda Eryiğit, Seda Akman, Burak Deniz ve Deniz Celiloğlu gibi başarılı oyuncular da yer alıyor. 



Hande Doğandemir'in rolünü Aslı Enver kaptı

“Her Şey Aşktan” filminde başrolü paylaşan Hande Doğandemir ve Şükrü Özyıldız’ın yeni dizi projesinde, sürpriz bir gelişme yaşandı. Yapımcı şirket, Doğandemir yerine Aslı Enver’le görüşmeye başladı.

Özcan Deniz’in yapımcılığını üstlendiği “Her Şey Aşktan”da başrolü paylaşan Şükrü Özyıldız ile Hande Doğandemir, yeni işbirliği için gün sayıyordu. İkili, Endemol Shine Türkiye’nin yeni işinde de başrolde olacaktı. Ancak sürpriz bir gelişmeyle Doğandemir kadro dışı kaldı. Yapım şirketi, onun yerine Aslı Enver’le görüşmeye başladı.

Yapımcılar istemedi

Yapımcıların “Kara Kış” dizisinin filmin devamı gibi görülmesinden çekindiği için bu değişikliğe gittiği konuşuluyor. Murat Onbul’un yöneteceği, senaryosunu Alican Yaraş ve Özge Efendioğlu’nun yazdığı dizinin çekimleri yakında başlayacak.

Kurtlar Vadisi'ni yasa boğan ölüm

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde Süha Tarık karakterini canladıran oyuncu İsmail Aydın, kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti.

Pana Film ekibi, haberi Kurtlar Vadisi Pusu'nun Twitter sayfasında paylaştığı "Başımız sağolsun. Değerli gönül dostumuz, ailemizin saygıdeğer büyüğü İsmail aydın, bu sabah geçirdiği ani bir kalp krizi ile hakkın rahmetine kavuşmuştur. İsmail ağabeyimize Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyoruz" notuyla duyurdu.

Süha Tarık dizide, Ömer Baba'nın sırrını bilen isim olarak Polat Alemdar'ın karşısına çıkan isimdi.


22 Kasım 2015 Pazar

Bu gece uzun olacak

43. Amerikan Müzik Ödülleri bu akşam Los Angeles’ta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. SHOW TV’den canlı yayınlanacak tören, yıldızlar geçidine sahne olacak.

Dünya müzik sektörünün kalbi bu gece Los Angeles’ta atacak. 43’üncü Amerikan Müzik Ödülleri saatler 03.00’ü gösterdiğinde sahiplerini bulacak. Jennifer Lopez’in sunumuyla ekrana gelecek törende Taylor Swift, Sam Smith, Beyonce, Rihanna, Nicki Minaj gibi yıldızlar ödül için yarışacak. 
Show TV ekranı bu gece yıldızlar geçidine sahne olacak. Dünyanın en önemli müzik ödülleri arasında yer alan, Los Angeles‘ta 43’üncüsü düzenlenecek Amerikan Müzik Ödülleri saat 03.00’ten itibaren SHOW TV’den canlı yayınlanacak. Kazananlarıyla olduğu kadar kırmızı halıda yürüyen ünlüleriyle de kendinden bahsettirecek olan görkemli törenin sunuculuğunu Jennifer Lopez yapacak. Latin yıldız, özel kostümü ve sahne şovuyla geceye damga vururken Taylor Swift, Sam Smith, Beyonce, Rihanna, Imagine Dragons, Ariana Grande, Mary J. Blige ve Nicki Minaj’ın da aralarında yer aldığı ünlü adaylar ödül heyecanı yaşayacak.
“Yılın Şarkıcısı” kategorisinde Sam Smith, Taylor Swift, Meghan Trainor, The Weeknd, One Direction, Luke Bryan, Ariana Grande, Maroon 5, Nicki Minaj ve Ed Sheeran arasında büyük çekişme yaşanıyor. ‘Yılın Şarkısı’ dalında ise “See You Again”, “Uptown Funk”, “Thinking Out Loud”, “Blank Space” ve “Can’t Feel My Face” ödül için yarışıyor.

'Güllerin Savaşı' kızışacak

Kanal D’nin ilgiyle izlenen dizisi “Güllerin Savaşı”nın ikinci sezonuna Sercan Badur’un canlandırdığı Cihan karakterindeki büyük değişim damga vurdu. Cihan’daki büyük değişimini anlatan genç oyuncu, dizi takipçilerine ortalığın daha da karışacağı tüyosunu verdi.

* İkinci sezona hızlı başladınız, çekimler nasıl gidiyor?
- Çekimler son derece keyifli gidiyor. Artık birbirimize o kadar alıştık ki araya kısa bir boşluk girdiğinde setin ilk günü hepimiz için bayram oluyor. Sadece oyuncu arkadaşlarımdan bahsetmiyorum. Bütün ekipte çok güzel arkadaşlıklar, dostluklar edindik. En güzeli de bu zaten. Sevdiğin insanlarla çalışmak ve ortaya birlikte sevilen, beğenilen, izlenilen bir şey çıkarmak... Bence hepimizin de en büyük motivesi bu. Yönetmenimiz Emre Kabakuşak’ın bize verdiği samimiyetin önce ekibin enerjisine sonra da ekrana yansıdığını düşünüyorum.

* Canlandırdığınız Cihan karakteri yeni sezonda büyük değişim gösterdi. Neler söyleyeceksiniz bu konuda?
- Cihan’ın en büyük değişimi intihardan sonra hipoksik şoku atlatması oldu. Geçen sezon çatı katından çıkamayan, yaşamaktan korkan, kendinden nefret eden biriyken bu sezon yaşama isteği olup kendine son derece güvenen, güçlü bir karaktere dönüştü. Bunca değişimin içinde değişmeyen tek şey Cihan’ın sevme biçimi oldu. İşte bu sezonda Cihan’ı oynarken en keyif aldığım yer de bu değişim noktası. Cihan sevmeyi bildiği kadar sevilmeyi de bilmeyen biri. Bu öğrenme süreci pek kolay geçecek gibi görünmese de yaşananlar Cihan’ın değişimine yardımcı olacak bence.


EN KEYİF ALDIĞIM BÖLÜM SEZON FİNALİYDİ

* Cihan ile aranızda herhangi bir benzerlik var mı?
- Oynadığım her role kendimden bir şeyler katmayı severim. Bu durum geçen seneki Cihan’da yok denecek kadar azdı. Ama bu sezonda bazı benzerliklerimiz var. Bunlardan en dikkat çekeni de ‘değiştirmek yerine kabul etmek’ oldu. Hayatta mutlu olabilmek için bazı şeyleri kabul etmeyi öğrenmek gerekiyor. Aksi takdirde karşımızdaki kişiyi değiştirmeye çalışmak bizi yormaktan öteye götürmüyor. Cihan da Sercan da yorulmaktan vazgeçti.

* “Güllerin Savaşı”nda şimdiye kadar en çok zorlayan ve etkileyen sahne hangisi oldu?
- Cihan adına çok doğru yazılmış ve benimde en keyif aldığım bölüm sezon finaliydi. Finaldeki intihar en zor sahne gibi görünse de Gülru’ya veda ettiğim sahne aslında intihar sahnesinden daha zor ve anlamlıydı bence. Bir yıl boyunca Cihan’i oynarken motivasyonumu Cihan’ın Gülru’ya olan obsesifliğinden alıp oynadığım için Sercan olarak Cihan’ın Gülru’ya ‘git’ demesi kolay olmadı.
OYNAMAM DİYECEĞİM BİR ROL YOK

* Gülfem ile Gülru’nun kardeş oldukları ortaya çıktı. Bu durum köşkte dengeleri nasıl değiştirecek? İzleyiciyi ne gibi sürprizler bekliyor?
- Savaş devam ederken iki cephenin de kardeş çıkması savaşa beyaz bayrak çekebilecek mi, gerçekten bunu ben de çok merak ediyorum. Cihan’ın başına gelenler savaşa sadece ara verdirebilmişti. Bu durum tersine ortalığı karıştıracak gibi duruyor. İki kadın savaşı iki kardeş savaşına dönerse bu hiçbirimiz için iyi olmaz bence.

* Oyunculuk olarak sınırlarınız var mı? Yani asla oynamam dediğiniz ve oynamak istediğiniz rol nedir?
- Benim rol ayrımım yoktur. Bu yüzden de oynamam diyebileceğim hiçbir rol yok. Sadece verilen rolü kabul etmeden önce bütünün içinde nerede, nasıl durduğuna, ne kadar güçlü olduğuna bakar, sorgularım. Kendime uzak hissettiğim roller her zaman daha cazip ve heyecan verici gelmiştir. Çünkü rol bize ne kadar uzak olursa o kadar da katacak şey fazla olur. Bu da bence işimizin en heyecan verici yanı.


PLAN YAPMADAN SPONTANE HAREKET EDERİM
Canan ErgüderDamla Sönmez ve Barış Kılıç gibi başarılı oyuncularla aynı dizide rol almak nasıl bir duygu?
- Üçü de benim için çok özel insanlar. Üçü de hayatıma o kadar güzel izler bıraktı ki hepsiyle kardeş gibi olduk. 60’ıncı bölümü çekiyoruz, çok samimi olduk artık. Bir şeyi anlatmak için tek bir bakışımız bile yeterli oluyor aramızda. Kendimi şanslı hissettiren insanlardan üçü diyebilirim onlarla olan dostluğumu ve bağımı anlatırken. Aramızdaki bu sevginin, bağın, güvenin her daim olmasını dilerim.

* Geleceğe dair planlar yapar mısınız?
- Kendimi ödüllendirmeyi seven biriyim. Çalışmalı ve sonunda yorulmalıyım ki kendime ‘hadi bakalım Sercan şimdi dinlenme veya eğlenme zamanı’ diyebileyim. Plan yapmadan spontane haraket ederim. Hatta genelde uçak biletlerini bir iki gün önceden alıp öyle çıkarım tatile.

GÜNDEMİMDE SADECE DİZİMİZ VAR

* Set dışında kalan boş vakitlerinizde neler yapmaktan hoşlanırsınız?
- Çekimlerden dolayı çok fazla boş vaktimiz kalmıyor açıkçası. Ama yine de özellikle yeni kurulan özel tiyatroları takip etmeye, yeni çıkan oyunları seyretmeye özen gösteriyorum. Kalan diğer zamanlarımı spor yapıp film veya yabancı dizi izleyerek geçiriyorum.

* Yeni bir projeniz var mı?
- Şu anda senaryosunu okuduğum birkaç sinema projesi var. Fakat dizi yaparken başka bir projede yer almak gerçekten çok zor. Bu yüzden ikinci bir projeyi düşünürken çok titiz davranmak zorunda kalıyoruz. Şu an için gündemimde sadece dizi var ve önceliğim ikinci sezonla birlikte değişen karakterime odaklanmak diyebilirim. (Hürriyet)

Aref İlker Ayrık'ı uçurdu

Kanal D’nin, yepyeni yarışma programı “İlker Ayrık’la Bir Sıfır” ın bu akşam ekrana gelecek olan bölümüne ünlü türkücü Mustafa Topaloğlu ve illüzyonist Aref konuk olacak.


Kendine has kostümü ve şarkıları ile eğlenceli dakikalar yaşatacak olan Mustafa Topaloğlu, stüdyoda bulunan seyircileri uzaya götüreceğinin sözünü vermeyi de ihmal etmiyor. İlker Ayrık ve ünlü sanatçının espri dolu sohbeti izleyenleri gülme krizine sokacak.


Ardından Aref gelecek ve coşku daha da artacak. Ayrık’ı stüdyoda havaya kaldıran ünlü illüzyonist, ilginç gösterisi ile herkesi hayrete düşürecek.

Beren Saat'ten 'Kösem' olmaz

İktidar hırsı, entrika, aşk ve gözyaşı... Onun döneminin en kısa özeti. Yedi saltanat gördü, devlet yönetiminde bulundu, mücevherleri çok sevdi.... Kösem Sultan’ı aynı isimli kitapla bu sefer Doç. Dr. Özlem Kumrular kaleme aldı. Diziyi ekranda izlemeye 10 dakikadan fazla tahammül edemediğini söyleyen Kumrular’la hem ekrandaki hem de tarihteki Kösem’i konuştuk. Bu kitapta gün yüzüne çıkmamış bilgiler var...



Hürriyet'ten Hakan Gence röportajı...

Kösem Sultan’ın hayatını “Hazır dizi başlayacak, kitabı da çok satar’ diye mi yazmaya karar verdiniz?
Hayır. Geçen sene eylül ayında Halil İnalcık Hoca’yla bir röportaj yapmıştım. Bana “Sen bir Kösem kitabı yazsana” dedi. Yalnız diziyi duyduktan sonra kitabı diziye yetiştirmek istedik.
Araştırmalar sonucunda Kösem gözünüzde nasıl bir kadın olarak canlandı?
Avrupa’daki çağdaşlarıyla karşılaştırdığımızda, en hayal kırıklığına uğratan yanı, sanat ve edebiyatla hiç ilgilenmemiş olması. El yazıları çok kötü. Mesela o dönem saraya giren kadınların birçok dil konuşması gerekiyor... Ama Kösem’de bunlar yok. Dönemin saraylı kadınlarının kültürel olarak çok gerisinde.
Özlem Kumrular. Fotoğraf: Muhsin Akgün
Kitap, Kösem adına yeni ne söylüyor?
Kösem’in Ahmed’in nikâhlı eşi olduğu ilk kez bu kitapta yazılıyor. Bu bilgi bence dizinin de kaderini değiştirecektir.

Böyle bir bilgi nasıl ortaya çıkmamış?
Çünkü Venedik arşivinde bulunan Osmanlıca bir belge. Ortaya çıkması dil engeline takılmıştır. Bu belge IV. Murad başa çıktığı zaman saraydan Venedik’e gönderilmiş. Ayrıca Kösem’in başka kaynaklarda adı geçmeyen iki çocuğu daha olduğunu yine mektuplarda görüyoruz. İsimleri Orhan ve Selim. Ama yaşlarının çok küçük olduğu belirtiliyor. Ama iki çocuğun sadece bir belgede geçmesi bizde de şüphe uyandırıyor.
‘Muhteşem Yüzyıl: Kösem Sultan’ı izlediniz mi?
Biraz, ilk sahneleri güzeldi ama sonrasına 10 dakika dayanabildim. Mesela Hülya Avşar, diziyi götürmüyor. Ritmi durduruyor. Hatalar da çok fazlaydı.
AHMED SULAK YERDE BÜYÜMÜŞ GİBİ 
Ne gibi?
Mesela Ahmed tahta çıktığında 13 yaşında. Ama dizideki Ahmed sulak yerde büyümüş gibi. Ayrıca çok feminen buldum.
Dizide Ahmed bir tabloda Anastasia’yı (Kösem) görüyor. Ve Safiye Sultan ona tahta geçme hediyesi olarak Anastasia’yı bulup hediye ediyor... Bu da yanlış bilgi mi?
Tamamen yanlış bilgi. Bosna paşası Ahmed’in annesine Anastasia’yı (Kösem) hediye ediyor. Belki de amacı o zamanlar Ahmed’in annesine yanaşmak.
Peki Anastasia (Kösem) aslında nereli?
Anastasia ismi zaten 17. yüzyıldaki kurgu bir romandan uydurularak yazılmış. Yunan asıllı. Mektuplarında “Helbette” diyor. Bugün sadece Pontus bölgesinde kalan bir kullanım. Buradan da zaten Yunan olduğu anlaşılıyor.
BEREN'DEN KÖSEM SULTAN OLMAZ
Dizide Safiye Sultan’ı (Hülya Avşar) uzun süre izleyecek gibiyiz. Oysa sizin kitabınızda Ahmed tahta çıkar çıkmaz Safiye Sultan’ı saraydan yolluyor...
Evet, doğrusu da bu. Safiye hemen saraydan gönderilmeliydi. Safiye son dönemde askerle de arasında sürtüşmeler çıkan, sarayda kalmaya devam etse daha da ciddi sorunlar çıkarabilecek problemli bir kadın.
Peki Beren Saat’ten Kösem Sultan nasıl olur?
Olmaz. Çünkü üzerine yapışan bir Bihter rolü var. Meryem Uzerli o açıdan çok şanslıydı. Ayrıca Kösem çok masum bir kadın değildi. Beren Saat’in yüzündeki o masumiyetle Kösem çelişiyor. Bir de Kösem hükümet gibi kadındı. Beren o otoriteyi temsil edemiyor.

KÖSEM SULTAN İLE HÜRREM SULTAN ARASINDAKİ FARKLAR
KÖSEM SULTAN
- Sanatla hiç ilgilenmemiş.
- Hürrem’e göre kartlarını daha açık oynuyor.
- Basiretli, işini çok iyi beceren bir kadın. Tutkularına yenilecek bir karakter değil.
- Güce âşık bir kadın. Üç oğlunun bu sebeple ölmesine göz yummak zorunda kalıyor.
- Paraya tutkun, mücevher seviyor.
- Hürrem’e göre daha duygusuz.
- Ahmed ve Kösem fazla politika konuşmuyordu. 
HÜRREM SULTAN
- Kösem’den daha entrikacı.
- Tutkulu bir kadın.
- Kösem’in aksine hiçbir zaman resmi bir güçle yönetime geçemiyor. Perde arkasından yönetiyor. Bütün enerjisini oğlunun başa gelmesine akıtıyor.
- Çok daha romantik.
- Hürrem ve Kanuni arasında politik sohbetler daha çok yapılırdı.