26 Aralık 2018 Çarşamba

Sınırsız bir aşk

İda ile en iyi yabancı film Oscar’ını alan Pawel Pawlikovski son çalışması The Cold War’da (Soğuk Savaş) ebeveynleri Zula ile Viktor’un 1949’dan 1964’e dek uzanan sıradışı ilişkilerini betimliyor. Pawlikovski, epik romantik dramıyla 2018 Cannes Film Festival’inde en iyi yönetmen seçildi.

“Annemle babamın tutkulu birlikteliğini anlatmayı uzun yıllardır tasarlıyordum. Birlikte olmak isteyen ama birlikte yaşayamayan iki insan. İhtiraslı, inişli çıkışlı bir ilişkileri vardı. Büyük bir aşk, büyük bir savaş. Ayrılmalar, ihanetler, birleşmeler, ülke değiştirmeler, eş değiştirmeler, yeniden kavuşmalar. Annem Zula 17 yaşındayken balerin olmak için evden kaçmış. Babam doktordu. Farklı sosyal sınıflara aittiler. Zula, babam Viktor’la karşılaştığında 17, babamsa 27 yaşındaydı. Birbirlerini çok sevdiler. Annem İngiliz edebiyatı okutmanı oldu, değişti. Ama her zaman başına buyruk, inatçı bir sarışındı. 1950’lerde yaşamda çok sayıda engel vardı, aşk olunca bu engellerle başa çıkabiliyordunuz. Günümüzde aşk öyküsü çekmek imkansız. İnsanlar fazla meşguller, cep telefonları, görüntü bağımlılığı. Gözgöze gelip aşık olmak tarih oldu. Soğuk Savaş zamanında herşey basitti, yalındı. Daha az eğlence, oyalanma vardı, belki de insanlar daha duyarlıydı. Elbette Stalin dönemini özlemiyorum. Filmin itici gücü nostalji değil, gücünü duygusal yolculuktan alıyor” diyen Pawel Pawlikovski, Soğuk Savaş’ın birebir ebeveynlerinin yaşamı olmadığını, benzerlikler içerdiğini açıklıyor.
Müziğin birleştirici gücü

Biyografik filmleri sevmediğini belirten Varşova doğumlu İngiliz yönetmen, annesi Zula ile babası Viktor’un ilişkisini tanımlamak için müziği kullanmış. Müzik, bu epik romantik dramın üçüncü karakteri konumunda. Müzik, Zula ile Viktor’u birleştiriyor, ilişkilerini biçimlendiriyor, zamanı ve mekanları tanımlıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda, etnomüzikolog ve piyanist Viktor Varski (Tomasz Kot) meslekdaşı İrena (Agata Kulezsa) ile Polonya’nın harabeye dönmüş köylerine gidip özgün halk sanatının sürmesi için şarkı-müzik kayıtları yapar. Yıkık köylerden birinde Viktor, genç, güzel Zuzanna Lichon’un (Joanna Kulig) sesini beğenir. Viktor’un yardımıyla Zula, Mazurka Folk Grubu’nun yıldızı olur. 1949’da başlayıp 1964’e dek süren Zula ile Viktor’un fırtınalı ilişkisi üzerinden Pawlikovski, Avrupa’da savaş sonrasında ortaya çıkan politik ve kültürel değişimleri, komünist rejimin baskısını, komünist Polonya’da dürüstçe yaşamanın imkansızlığını vurgular.

Karmaşık bir ilişki

Zula ile Viktor’un geçmişleri, sosyal çevreleri, karakterleri, tutkuları, komünizme yanıtları farklıdır. Viktor, Zula’yla birlikte Batı’ya gitmek ister. Zula başarısız olacağını düşündüğü için Viktor’u Doğu Berlin’de bırakıp Varşova’ya geri döner. 1957’de Paris’te buluştuklarında Zula bir İtalyanla evlenip yasal yoldan Viktor’u görmeye geldiğini, belirtir. “Bunu bizim için yaptım. Polonya’da iken sen adamdın, burada başka birisin. Sana inanmıyorum, sadece kendime inanıyorum” diyen Zula, Paris’te Viktor’la yaşayamaz. Birbirlerini çok severek, inciterek, kavga ederek birlikteliklerini sürdürürler. Zaman değişir, mekanlar ve ülkeler değişir.

Minimalist anlatım ustası

1957’de Varşova’da doğan Pawel Pawlikovski, 14 yaşına dek burada yetişir. Daha sonra annesi Zula onu Londra’ya götürür. Pawel egzotik bir tatile çıktığını sanır, oysa annesiyle babası boşanmışlardır. Londra’da değişik okullara gider. BBC’de çalışır, belgeseller çeker. Pawlikovski’nin sinemasıyla ilk kez 2000’de Selanik Film Festivali’nde tanıştım. İkinci uzun metrajı Last Resort, uluslararası yarışma bölümünde büyük ödül Altın İskender için yarışıyordu. Filmdeki yalınlık, belgesele yakın minimalist anlatım dili çok başarılıydı. İçimden bu film kesinlikle büyük ödülü alacak dedim, Bu öngörümü film eleştirmeni yabancı dostlarımla da paylaştım. Tahminim doğru çıktı, Last Resort hem Altın İskender’i hem de Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Birliği’nin (Fipresci) ödülünü aldı.

Oscar ve Cannes ödülleri

Ardından My Summer of Love (Aşk Yazım/ 2004), The Woman in the Fifth (Gizemli Kadın/ 2011), İda (2015) filmleri geldi. Belgesel anlatımından hiç vazgeçmeyen sinemacı, İda ile en iyi yabancı film Oscar’ını kazandı. İda ve Soğuk Savaş’ı ülkesi Polonya’da çekti. İkisi de siyah-beyaz, olağanüstü görsel derinlikli çalışmalar. Joanna Kulig ile Agata Kulesza iki filmde de oynuyorlar, iki filminde görüntü yönetmeni Lukasz Zal. 14 yaşında Varşova’dan ayrılan Pawel Pawlikovski 60 yaşında doğduğu kente geri döndü.

Pawel Pawlikovski’nin senaryosunu yazıp yönettiği, Joanna Kulig, Tomasz Kot, Borys Szyc, Agata Kulesza, Cédric Kahn, Jeanne Balibar’ın oynadığı, 2018 Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülünü alan The Cold War (Soğuk Savaş/ 2018) 21 Aralık’ta gösterime giriyor.

Kaynak : Aslı Selçuk / cumhuriyet.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder