30 Eylül 2015 Çarşamba

Cannes'da Kösem Sultan partisi

Kösem Sultan dizisi ilk olarak Cannes’da görücüye çıkacak. Tarihi Villa Domergue’da yapılacak partide oyuncular 600 televizyon yöneticisiyle bir araya gelecek.

Muhteşem Yüzyıl-Kösem dizisinin ilk lansmanı Fransa-Cannes’daki MIPCOM televizyon fuarında yapılacak.

Global Agency tarafından dünyaya pazarlanacak olan Kösem Sultan için burada bir de parti organize edilecek


7 Ekim’de Fransız rivierasındaki tarihi Villa Domergue’da gerçekleşecek partiye dizi oyuncularından Beren Saat, hülya Avşar, Ekin Koç gibi isimlerin yanı sıra 600 televizyon yöneticisi katılacak.



TİMS Yapım ve Star TV’nin organize ettiği gece için ABD’den üç şarkıcı, bir de DJ gelecek. (Makaron)

29 Eylül 2015 Salı

Cem Yılmaz'ın 2016 sürprizi

Cem Yılmaz, yönetmen Yüksel Aksu’nun Muğla’da çektiği yeni filmi “İftarlık Gazoz”da konuk oyuncu olarak rol aldı.

Ali Baba ve 7 Cüceler” filmini kasım ayında seyirciyle buluşturacak olan Cem Yılmaz, sinemaseverlere bir sürpriz daha yapmaya hazırlanıyor.
 
Ünlü komedyen, yönetmen Yüksel Aksu’nun “İftarlık Gazoz” adlı yeni filminde de seyirci karşısına çıkacak. Çekimleri Muğla’da devam eden filmde konuk oyuncu olarak yer alan Yılmaz, bu sürprizi set fotoğrafını sosyal medyada paylaşarak duyurdu.
 
Komedyen, fotoğrafını “Film setindeyim. 2016 sürprizi” notuyla Instagram hesabına yükledi. Hikâyesi 1970’li yıllarda geçen ve ilkokul öğrencisi Adem’in öyküsünü konu alan “İftarlık Gazoz”, önümüzdeki yıl vizyona girecek.


28 Eylül 2015 Pazartesi

En pahalı James Bond filmi

James Bond'un yeni filmi Spectre 300 milyon dolarlık bütçeyle en pahalı Bond filmi oldu.


James Bond’un 25’inci filmi ‘Spectre’ sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Meksika’nın başkenti Mexico City, Avusturya Alpleri, Vatikan ve Roma gibi mekanlarda tamamlanan film çekimlerinde aksiyon sahnelerini canlandırmak da pahalıya patladı.Yakında vizyona girecek film için ayrılan bütçe 300 milyon dolarak olarak açıklandı. İngiliz aktör Daniel Craig’in başrolünü oynadığı filmde yalnızca havaya uçurulan Otomobiller için 36 milyon dolarlık bir bütçe ayrıldı. Böylelikle ‘Spectre’ en pahalı James Bond filmi olarak kayda geçti.

Dünyada sadece 10 tane bulunan arabanın 7’si havaya uçuruldu

Filmde, İngiliz otomobil firması Aston Martin’in sadece James Bond’un ‘Spectre’ filmi için yarattığı DB10 modeli kullanıldı. Dünyada sadece 10 tane bulunan DB10’nun 7’si film için havaya uçuruldu.

Bütçesi daha önce de tartışma yaratmıştı

Naomie Harris, Lea Seydoux, Daniel Craig, Monica Bellucci ve Christoph Waltz’ın başrollerini paylaştığı yeni James Bond filminin 300 milyon dolarlık bütçesi, Sony hesaplarının hacklenmesiyle ortaya çıkmıştı. Filmin ‘dolgun’ bütçesi o dönem tartışma konusu olmuştu.

Özgecan’ın hikayesi Altın Portakal’a aday

Şubat 2015'te vahşice katledilen Özgecan Aslan'ın hikayesinin anlatıldığı 'Faint Sounds' Altın Portakal'a aday oldu.

Mersin’in Tarsus ilçesinde vahşice katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın hikayesi beyazperdeye aktarıldı. Yönetmenliğini Chris Surnames’in yaptığı ‘Faint Sound’ isimli film dünya ülkelerinden kadın cinayetlerini konu edinirken Türkiye’den Özgecan Aslan’ın hikayesine yer verildi. Film yönetmen Chris Surnames’in üniversite tezi için hazırlandı.
özgcan
Özgecan Aslan’ın hikayesini anlatan, yönetmenliğini Chris Surnames’in yaptığı belgesel film niteliği taşıyan  ‘Faint Sound’ Uluslararası Antalya Film Festivali’ne (Altın Portakal) aday oldu.
özgcn
Özgecan’ı Maral Büyüksaraç oynuyor
Faint Sounds isimli filmde Özgecan Aslan karakterini oyuncu Maral Büyüksaraç canlandırırken, filmin kadrosunda ünlü oyuncu Ahmet Uğurlu’nun da olduğu açıklandı. (sözcü.com.tr)

Unutulmayan dizi aşkları

Türk televizyonlarında ekrana gelen dizi aşklarında dram, acı, mutluluk hepsini gördük. Bazılarını o kadar benimsedik ki ekrandaki aşıkların üzüntülerini ve mutluluklarını yüreğimizin derinliklerinde hissettik. Bazı aşklarda kendimizi gördük. İşte dünden bugüne unutulmayan dizi aşklarının bazıları...

AŞK-I MEMNU BEHLÜL - BİHTER
Türk televizyon tarihinin en çok izlenen dizilerinin başında gelen Aşk-ı Memnu, Bihter ve Behlül'ün yasak aşkını ekrana taşıdı. Başrollerini, Kıvanç Tatlıtuğ ve Beren Saat'in paylaştığı dizi yayınlandığı her hafta çok konuşuldu. Bihter ve Behlül'ün yasak aşkı izleyici de ikiye böldü. Öyle ki dizide Adnan karakterini canlandıran Selçuk Yöntem'in cebine eşiniz sizi aldatıyor mesajları bırakıldı. Her haftası olay olan dizi kötü sonla bitti.

AŞK YENİDEN  FATİH - ZEYNEP
Başrollerini Özge Özpirinçci ve Buğra Gürsoy'un paylaştığı 'Aşk Yeniden' dizisinin Fatih ve Zeynep aşkı kısa sürede izleyicinin ilgisini çekti. Birbirleriyle sürekli atışan ama bir o kadar da birbirlerine aşk olan bu ikiliyi herkes çok sevdi. 


ADINI FERİHA KOYDUM  EMİR - FERİHA
Başrollerini Hazal Kaya ve Çağatay Ulusoy'un paylaştığı 'Adını Feriha Koydum' da izleyicinin unutamadığı Aşklardan.  Fakir kız Feriha ve zengin oğlan Emir'in aşkını ekrana taşıyan dizi her hafta izlenme rekorları kırdı. Bütün zorluklara karşı aşkından vazgeçmeyen Feriha ve Emir'i izleyici çok sevdi. Mutlu sonla bitmesi beklenen dizi  Feriha'nın ölümüyle izleyiciyi şoke etti. Daha sonra 'Adını Feriha Koydum Emir'in Yolu' adıyla ekrana gelmeye başlayan dizi Feriha'nın ölümüyle Emir'in yaşadığı zorlukları ekrana taşıdı. Öyle ki Çağatay Ulusoy, senaryo gereği saçlarını bile kazıttı.
MEDCEZİR   YAMAN-MİRA
Kariyerine 'Adını Feriha Koydum' dizisiyle başlayan Çağatay Ulusoy, Medcezir dizisiyle yükselişini sürdürdü. Başrolünü Serenay Sarıkaya'yla paylaştığı Medcezir dizisinde Yaman-Mira aşkı izleyenleri ekran başına kilitledi. Türlü türlü zorluklarla mücadele eden Yaman ve Mira dizinin finalinde mutluluğu buldu. Çağatay Ulusoy, Serenay Sarıkaya'nın dizi aşkı da gerçek oldu. Bir süre birliktelik yaşayan ikili daha sonra yollarını ayırdı.


GÜNEŞİ BEKLERKEN  KEREM-ZEYNEP
Başrollerini Kerem Bürsin ve Handa Doğandemir'in paylaştığı 'Güneşi Beklerken' yaz dizisi olarak ekrana gelmeye başlamıştı. Okulun zor çocuğu Kerem  ile okula yeni kayıt olan Zeynep arasında kavganın zamanla aşka dönüşmesini konu alan dizi kısa sürede geniş kitlelere ulaştı. Hayranları bu aşkı ölümsüzleştirmek için ikiliye 'ZEYKER' adında sosyal medya hesapları açtı. Dizi beklenildiği gibi mutlu sonla bitti.


KARADAYI  MAHİR - FERİDE
Kenan İmirzalıoğlu ve Bergüzar Korel'in rol aldığı Karadayı dizisinde Mahir ve Feride aşkı yayınlandığı her hafta izleyiciyi gözyaşına boğdu.  Suçsuz yere idam cezasına çarptırılan babasını kurtarmak için her şeyi göze alan Mahir'in kaderi Feride'yi tanıyınca değişti.  Her türlü zorluğa göğüs geren aşıklar dizinin finalin sabırla bekledikleri mutluluğa kavuştu.
YABANCI DAMAT   NİKO VE NAZLITürk-Yunan kültürünü en iyi şekilde anlatan dizilerden biri olan Yabancı Damat, Niko ve Nazlı'nın trajikomik aşkını ekranlara taşıdı.  İki kültür arasında kalan çiftin unutulmaz aşkını izleyici çok sevdi.

İKİNCİ BAHAR
Hanım (Türkan Şoray) ve Ali Haydar (Şener Şen)
ALİYE
Deniz (Nejat İşler ve Aliye (Sanem Çelik)
ASMALI KONAKDönemim en çok izlenen dizisi olan Asmalı Konak’ta Bahar (Nurgül Yeşilçay) ve Seymen’in (Özcan Deniz) aşkı 
IHLAMURLAR ALTINDA
Ihlamur Altında dizisinin Filiz’i (Tuba Büyüküstün) ve Yılmaz’ı (Bülent İnal) da unutulmayan aşklardan
HIRSIZ POLİS
Biri hırsız diğeri polis. Ama aşk buna engel değil. Hırsız Polis dizisinin aşıkları Mavi (Özlem Düvencioğlu) ve Çınar (Timuçin Esen).
SILA
Yıllardır bitmetyen töre kanunlarına tokat gibi cevap veren bir aşktı Sıla ve Boran'ın ki... 
Berdel olarak evlenmelerine rağmen zamanla birbirlerine aşık olan Sıla dizisinin aşıkları Sıla (Cansu Dere) ve Boran (Mehmet Akif Alakurt)
BİNBİR GECE
Gerçeğe dönüşen bir dizi aşkı. Binbir Gece dizisinin çiftleri Şehrazat (Bergüzar Korel) ve Onur (Halit Ergenç).
 

26 Eylül 2015 Cumartesi

Kadın kıskançlığı, mücadele...

Mutlu Amerikan ailesi bir balon mu?

HAFTANIN YENİLERİ
Rusya ve ABD arasındaki soğuk savaş döneminde iki ülke de uzaya açılmak için çabalarken ABD, âdeti olduğu üzere astronotları birer kahramana, uzaya gidişi de milli birlik ve beraberliği sağlayacak bir amaca dönüştürmeye çabalıyor. Bu çaba kapsamında yedi astronot NASA tarafından hazırlanırken eşleri de bu süreçte LIFE dergisi muhabirine verdikleri röportajlarla halka mutlu Amerikan ailesi modelleri sunuyor ve kocalarının PR’ını yapıyorlar. Kıskançlık, mücadele, hiyeraşi gibi yabancısı olmadığımız konuları hem kadınlar hem erkekler açısından ele alan dizide zaman zaman döneme ait gerçek görüntüler de kullanılıyor. Sıradan birer subay eşi olarak yaşamlarını sürdürürken birden Başkan Kennedy ve karısı Jackie’yle çay içmeye davet edilen, LIFE dergisine kapak olan bu kadınların da herkes gibi sırları, zaafları, kusurları var.
 
Esas olarak izlediğimiz de bu insani durumlar, çünkü hangi astronotun önce uzaya gittiği, Ay’a yolculuğun nasıl başladığı Google’da var zaten. Ayrıca dışarıdan mükemmel görünen ‘mutlu Amerikan ailesi’nin de aslında bir balon olduğunu görüyoruz. The Astronaut Wifes Club’ın, 60’lı yıllarda geçen bir dönem dizisi olduğu için ‘Mad Men’le kıyaslanması kaçınılmaz. Ancak dizinin bazı giysilerden başka Mad Men’le alakası yok. Karakterler itici değil, temposu hızlı, kolay izleniyor. Bizde sonbahar sezonunda gösteriliyor ama kendisi ABD’nin yaz dizilerinden. 10 bölümlük mini dizi kategorisinde.

The Astronaut Wives Club, (Dizimax Drama, pazartesi, 22.00)

BLINDSPOT

New York’ta Times Square’in en kalabalık saatleri. Caddenin ortasında koca bir çanta duruyor. Durumu fark eden polis memuru çaresizce gelene geçene “Sizin mi? Gördünüz mü, kim bıraktı?” diye soruyor. Kimse bir şeyin farkında değil. Korka korka çantaya yaklaşan polis, sapından sarkan kırmızı etikete bakıyor, “FBI’I ARA” yazıyor etikette. İkinci sahnede, Times Square bomboş, uzaya gider gibi giyinmiş tam teçhizatlı bir görevli korkarak çantaya yaklaşıyor. O sırada çanta kıpraşmaya başlıyor, fermuarı içeriden açılıyor ve içinden bütün vücudu dövmelerle kaplı, çıplak bir güzel kadın çıkıyor. Sonrasında sorgular, tetkikler, her tür testler. Kadının hafızası tamamen silinmiş, kim olduğunu, yemeklerden neyi sevdiğini bile hatırlamıyor. Ama mesela müthiş bir dövüş sanatı ustası. FBI’da sadece çözülmesi gereken bir sır olarak kalmayacak, sağlam elemanlardan biri de olacak gibi. Tek tek her bir dövmenin sırrını öğrenecek, adım adım kadının kimliğini keşfedeceğiz. İlk bölümü reyting açısından çok iyi bir başlangıç yaptı, eleştirmenlerce yeni sezonun en iyilerinden biri olarak değerlendirildi. Kimliği meçhul kadın ‘Jane Doe’yu canlandıran Jaimie Alexander vaktiyle güreşle ve dövüş  sanatlarıyla uğraşmış olduğu için, epey hızlı tempolu dizinin aksiyon
sahnelerinde çok başarılı.

(Dizimax Vice, çarşamba, 21.00)
HAFTANIN VEDASI
 
CSIKomiser Colombo’dan bu yana yıllarca oturduğumuz yerden bir sürü cinayet çözdük. Ancak eli artırıp hepimizin birer ‘olay yeri uzmanı’ haline gelmesinin müsebbibi olan ‘CSI’, 15 yıldan sonra iki saatlik özel bir televizyon filmiyle veda ediyor. ABD yayınından bir gün sonra izleyebileceğimiz ve 16. sezon olarak geçen iki saatlik bu bölümde orijinal ekipten Marg Helgenberger ve William Peterson gibi isimler de olacak. Finalin konusu sır gibi saklanıyor ama dizinin yapısı gereği, ucu açık bir final olmayacağı, kafalarda tek bir soru bile kalmayacağı şimdiden belli.
(Foxcrime, çarşamba, 20.45)
Elçin Yahşi / hürriyet.com.tr

25 Eylül 2015 Cuma

Erkekleri ağlatan filmler

Film izlerken gözyaşlarına hakim olamamak sadece kadınlara özgü bir davranış gibi değerlendirilir. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Öyle filmler var ki; en sert, en vurdumduymaz görünümlü ya da kontrollü erkekler bile onları izlerken gözyaşlarına engel olamıyor...


İnternetteki sinema sitelerinde bir araştırma yapıp erkek seyirciyi ağlatan filmler listelerini inceledik. Birçoğunda ortak olan yapımları derledik.  İşte erkekleri ağlatan o filmler.
ER RYAN'I KURTARMAK
 
Steven Spieberg'in sinema tarihine armağan ettiği unutulmaz filmlerden biri. Özellikle de açılış sahnesiyle hafızalara yer etti.
NOT DEFTERİ
Nicholas Sparks'ın aynı adlı romanından 2004 yılında Nick Cassavetes tarafından uyarlandı.1940'lı yıllarda yaşayan bir aşık çiftin öyküsü üzerine kurulu olan filmde Ryan Gosling ve Rachel McAdams başrolleri paylaşıyor.
YEŞİL YOL
Stephen King'in aynı adlı romanından uyarlanan film 1999 tarihli. Filmin unutulmaz karakteri John Coffey'i canlandıran Michael Clarke Duncan kısa bir süre önce ölümüyle filmin hayranlarını da yasa boğmuştu.
SCHINDLER'İN LİSTESİ
Spielberg'den bir başka unutulmaz film daha. İkinci Dünya Savaşı sırasında yüzlerce Yahudi'nin hayatını kurtaran Alman işadamı Oscar Schindler'in öyküsünü anlatan film Liam Neeson'a da bir Oscar adaylığı getirdi.
KARDEŞLER TAKIMI
Tarihçi ve biyografçı Stephen Ambrose tarafından yazılan aynı adlı romanından uyarlanan, II. Dünya Savaşı temalı, 10 bölümlük televizyon dizisi serisi. Dünyanın dört bir yanından milyonlarca seyirciyi kendine bağlayan yapım bir dönem ülkemizde de gösterilmişti.
TİTANİK
Titanik izlenme rekorları kırdı ve en çok Oscar kazanan filmlerden biri olarak tarihe geçti. Ama zaten bu filmi ağlamadan izleyebilen pek kimse yok galiba.
DÜŞLER TARLASI
Bu da erkek seyircinin izlemekten keyif aldığı filmlerden biri. Phil Alden Robinson'ın yönettiği film, bütün düşlerini gerçekleştireceğine inanan bir çiftçinin öyküsünü anlatıyor.
ESARETİN BEDELİ
 
Morgan Freeman ve Tim Robbins'in perfomansıyla hafızalara kazınan film, bir Stephen King uyarlaması. Yönetmen ise Frank Darabont.
AĞLATAN OYUN
İzleyeni şoke eden ve kolay unutulmayan bu filmin yönetmeni Neil Jordan.
BROKEBACK DAĞI
Çok tartışılan bu filmi beğenenler de oldu beğenmeyenler de. Ama Heath Ledger'ın canlandırdığı karakterin kaybettiği sevgilisinin gömleğine sarılıp gözyaşı döktüğü sahne herkesi etkiledi.
BİSİKLET HIRSIZLARI
Vittoria De Sica'nın sinema tarihine geçen bu filminde farklı kuşaklardan babalar ve oğullar hep kendilerinden bir şeyler bulur.  De Sica, II. Dünya Savaşı sonrası yoksul Roma atmosferi içerisinde, var olma mücadelesi veren sıradan bir işçi perspektifinden, umut, utanç ve yitiriliş üçgeni ekseninde insanlık durumunu gözler önüne seriyor. Çok fazla melodrama kaçmasa da filmin bazı sahneleri seyirci üzerinde çok güçlü bir etki yaratıyor.
BABAM VE OĞLUM
Türk sinemasının son yıllardaki en çok ağlatan filmi diye 10 kişiye sorsak büyük olasılıkla 8'i  "Babam ve Oğlum" derdi. Çağan Irmak'ın yönettiği film, aylarca gösterimde kalmış ve sinema salonlarını dolduranları gözyaşlarına boğmuştu. Hürriyet

23 Eylül 2015 Çarşamba

Umudunuzu kaybettiğinizde seyretmeniz gereken 10 film

Bazen hayat üzerinize gelir, sıkıntılar hiç bitmez ve kaybolacakmışsınız gibi hissedersiniz. Ya da kaybolup gitmek... Böyle durumlarda belki de yalnızca doğru filmi seyretmeniz gerekli. O zaman, zaten içinizde olan cevaba daha yakın hissedebilirsiniz.

500 DAYS OF SUMMER (AŞKIN 500 GÜNÜ)
Bu filmin insan üzerinde tuhaf bir etkisi var sahiden. 'New Girl' dizisinin fırlama, komik ve güzeller güzeli yıldızı Zooey Deschanel, Summer rolünde oldukça iyi. İzlemeyenler için hikâyeyi özetleyelim. Tom (Joseph Gordon-Levitt) bir 'iyi dilekler kartları' şirketinde metin yazarı olarak çalışmaktadır. Summer'a görür görmez aşık olur. Peki Summer da ona aşık mıdır? Aşkın ömrünün kaç gün, kaç hafta, kaç yıl olduğuna ilişkin ilginç ve kesinlikle umut verici, tatlı bir film. Kendinizi kötü hissettiğinizde izlemeniz şart.
EAT, PRAY, LOVE (YE, DUA ET, SEV)
Kimse hayatın konforlu alanlarından çıkmak istemez. Evlilik de güvenli bir evin, eşin ve büyük bir ailenin bir çeşit 'yongası' olabilir. Ancak bir gün gelir ve her şey biter. Eşinden acılı şekilde boşanan Liz, 'kendini bulmak' için bir yolculuğa gidiyor. Başlarda Sezen Aksu'nun da dediği gibi, 'yedi cihan dolandım/ bana mısın demiyor' durumu yaşanıyor. Ancak sonrasında işler değişiyor. İtalya, Hindistan ve Bali'ye olan bir yolculuk, üç ülke ve üç dinamik: ye, dua et, sev. Julia Roberts ve Javier Bardem başrolde.
THE BUCKET LIST (ŞİMDİ YA DA ASLA)
 
2007 yılında vizyona giren bu film, 'Artık bunları yapmak için çok yaşlıyım' klişesine balta gibi iniyor. Morgan Freeman ve Jack Nicholson'un başrollerinde olduğu filmde, ölmek üzere olan iki yaşlı adamın bugüne kadar hayatta yapmayı istedikleri ama bir türlü yapamadıkları her şeyi nasıl yaptıklarına tanık oluyoruz. Ve elbette şunu hatırlıyoruz: 'Dünyada ölümden başkası yalan!' Yapmak istedikleriniz için çok da beklemeyin.
10 THINGS I HATE ABOUT YOU (SENDEN NEFRET ETMEMİN 10 SEBEBİ)
 
Başrollerinde Julia Stiles (Kat), Heath Ledger (Patrick), Joseph Gordon-Levitt (Cameron) ve Larisa Oleynik (Bianca)'in olduğu bu romantik komedi, okula yeni gelen bir genci konu alıyor. Okulun güzel kızı Bianca'ya aşık olan gencimiz Cameron, Bianca'nın peşine düşer. Ancak, Bianca'nın babası gencimize 'önce küçük kız kardeş Kat'le çıkacaksın' der. Kat kız kardeşine göre problemli ve farklı kafada bir kızdır. Üstelik Bianca'nın peşinde de Patrick vardır. Ve olaylar gelişir...
THE BLIND SIDE (KÖR NOKTA)
 
Yalnız fragmanını izlerken bile hüzünlenip gülümseyeceğiniz bu film, sporcu Michael Oher'in hikâyesini konu alıyor. 2009 yapımı olan ve IMDB puanı 7.7 olan film, Amerikan futbolu oynayan Michael'ın ailesi ve ona yardımcı olan Leigh Anne Tuohy'nin gerçek yaşam öyküsünden beyazperdeye uyarlanmıştı. Vizyona girdiği dönem büyük ses getiren filmde Michael Oher rolünde Quinton Aaron'un olduğu filmde Leigh Anne rolünde de Sandra Bullock var.
IT'S A WONDERFUL LIFE (ŞAHANE HAYAT)
 
1946 yapımı olan bu film, hayattan oldukça sıkılmış olan iş adamı George Bailey'nin hikâyesini konu alıyor. Frank Capra'nın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin konusu, eğer George hiç yaşamasaydı neler olabileceği üzerine bambaşka bir pencere açıyor. İnsana, yaşamında olan her sıkıntıyı, gerçekten sevdiği birinin gelip çözmesi ve aslında sıkıntının kökünden çözülmesi gibi bir umut aşılıyor. Filmin IMDB puanının 8.6 olduğunu belirtelim.
THE SHAWSHANK REDEMPTION (ESARETİN BEDELİ)
 
1994 yapımı olan bu muhteşem film, pek çok sahnesi ve repliğiyle hafızalarımızda olduğu kadar kalbimizde de ayrı bir yer işgal ediyor. Andy Dufresne (Tim Robbins) ve Ellis Boyd 'Red' Redding (Morgan Freeman) adındaki iki kafadarın hapisten kaçma çabaları ve dillere destan bir dostluk öyküsü... Kesinlikle izlenmeli.
THE PIANIST (PİYANİST)
 
İkinci Dünya Savaşı'nın korkunç günlerinde yaşam mücadelesi veren Polonyalı Yahudi bir piyanistin hikâyesini konu alan film, insanı bir hayli yüreklendiriyor. Roman Polanski'nin yönetmenliğini yaptığı filmde Wladyslaw Szpilman karakterini canlandıran Adrien Brody'nin muhteşem performansını da hatırlamak için tekrar tekrar izlenmeli.
THE KING'S SPEECH (ZORAKİ KRAL)
 
Colin Firth'ün başrolünde olduğu film, kekeme olan Kral VI George'un bir terapistle birlikte çalışarak halkına hitap edebilmek için uğraşmasını konu alıyor. Firth'ün unutulmaz performansına, Kraliçe Elizabeth rolünde Helena Bonham Carter eşlik ediyor.
JULIE & JULIA
 
Julia Child'ın (Meryl Streep) hayatta en sevdiği şey yemek yapmaktır. En sonunda efsane bir yemek kitabı yazar. Onun hayatla olan mücadelesini yemek yaparak kazanmaya çalışması, blogger olan Julie Powell'e (Amy Adams) ilham verir. Ve Julie de, zamanında Julia'nın pişirdiği 524 adet yemek tarifini 365 gün boyunca pişirmeye ve deneyimlerini bloguna yazmaya karar verir. Filmin sloganı da nefis: 'Tutku. Hırs. Tereyağı.'
Sebla Çoban / hürriyet.com.tr