10 Eylül 2015 Perşembe

Ünlülerin hayatından trajik öyküler

Gösteri dünyasının ünlülerinin hayatı dışarıdan bakıldığında masal gibi görünüyor değil mi ! Sınırsız para, saray yavrusu gibi evler ve gösterişli bir yaşam. Peki ya kapalı kapıların ardında neler yaşandığını biliyor musunuz. Ya da ünlülerin bugünlere hangi yollardan geçerek geldiğini.

Kimi doğmamış bebeğini kaybetti, kiminin anne ve babası bir trafik kazasına kurban gitti. Aralarında kendi öz akrabalarından şiddet gören bile var. İşte gösteri dünyasının ünlülerinin belki de "bu kadarı ancak filmlerde olur" diyeceğiniz gerçek ve trajik öyküleri.
O KORKUNÇ GECEYİ HİÇ UNUTMADI
Anlatmaya, en çok bilinen öykülerden biriyle başlayalım.  Oscar ödüllü yıldız Charlize Theron, gençlik yıllarında yaşadığı travmanın etkisinden uzun süre kurtulamadı.Güney Afrikalı yıldızın hayatındaki en kötü gün 21 Haziran 1991. Theron'un alkolik olan babası o gece eve sarhoş olarak geldi ve o sırada 15 yaşında olan yıldızın yatak odasına ateş açtı. Bunun üzerine annesi Gerda, kocasını silahla vurarak öldürdü.
"Babam hastaydı, bir alkolikti" diyen Charlize Theron o geceyi şöyle anlatmıştı:  "Bizi fiziksel olarak değil ama sözle taciz ederdi. Ve annemin yaptığına gelince... Benim kızım da aynı durumda olsaydı ben de aynı şeyi yapardım."  Theron ailesinin mutlu günleri o korkunç gecede sona erdi. Charlize ve annesi Gerda için yeni bir hayat başladı.

HAYATIM NASIL OLURDU MERAK EDİYORUM
Hollywood'un en gözde aktörlerinden biri olan Keaun Reeves'in gözlerinden yansıyan ve hiç geçmeyecekmiş gibi görünen hüznün sebebini biliyor musunuz... İşte o bakışların sebebi Reeves'in hayatı boyunca ardı ardına yaşadığı trajediler. Bunlar içinde onu belki de en çok etkileyeni hem adını bile koyduğu kızının 8 aylıkken ölü doğmuş olması hem de sevgilisinin bir trafik kazasında hayatını kaybetmesi.
Yıl 2001'di. Hollywood'da meydana gelen bir trafik kazasında genç bir kadın, kullandığı jipin camından yola fırladı ve oracıkta hayatını yitirdi. Kazada ölen 28 yaşındaki kadın, Reeves'in sevgilisi Jennifer Syme'ydi. Bu haber üzerine Matrix 2 filminin çekimlerine hazırlanan Reeves kelimenin tam anlamıyla yıkıldı.
Keanu Reeves ve Jennifer Syme, bu kazadan kısa bir süre önce, adını Ava olarak belirledikleri kızlarını daha doğmadan kaybetmişlerdi. Sekiz aylık hamile olan Syme, bir gün karnındaki bebeğin tekmelerini hissetmediğini söyleyince çift doktora gitti. İşte acı gerçek o zaman ortaya çıktı. Ava, daha doğmadan anne karnında ölmüştü. Bu olaydan sonra Reeves ile Syme'nin ilişkisi bozuldu. Ama hiçbir zaman tam olarak kopmadılar. Jennifer Syme, Keanu Reeves'in kız kardeşi Kim, kan kanserine yakalandığı zaman da zorlu tedavi sürecinde onları hiç yalnız bırakmamıştı.
Reeves olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra bir röportajında kaybettiği, Jennifer ve doğmadan ölen kızı Ava'dan söz ederek "Onların hayatının bir parçası olmayı özlüyorum. Onların da benim hayatımın bir parçası olmasını. Eğer onlarla birlikte olsaydım her şey nasıl olurdu merak ediyorum. Bir daha tekrarlanmayacak şeyleri özlüyorum" demişti.

BUGÜNLERE GELMEMİ GEÇMİŞE BORÇLUYUM
Oprah Winfrey bugün TV dünyasının en ünlü ve zengin kadınlarından biri. Ama o da hayata böyle başlamadı elbette. Winfrey, Mississipi'nin kırsal kesiminde çok yoksul bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Onu büyükannesi büyüttü. Winfrey, büyüme sürecinde büyükannesinden şiddet gördüğünü hiçbir zaman saklamadı. Katıldığı bir TV programında "Büyükünnem beni kamçılardı. Öyle berbat kamçılardı ki sırtım su toplar ve sonra da kanardı" diyerek anlatmıştı o günleri.
Bazen pazar günleri kiliseye giderken giydiği iyi elbisesine de geçermiş bu kanlar. Büyükannesi ise ona elbisesini kirlettiği için yine kızarmış.
Winfrey'in trajedisi sadece bununla sınırlı değil. 10 ile 14 yaşları arasında taciz edilen Winfrey bir ara da hamile kaldı. Ünlü sunucu bebeği dünyaya getirdi ama minik bebek henüz iki haftalıkken öldü. Ancak Oprah Winfrey geçmişte yaşadığı bu kötü hayatın bugünkü başarısında büyük payı olduğu görüşünde.
OYSA TATİLE GİTMİŞLERDİ

Ünlü aktör Liam Neeson da hayatta en sevdiği kişiyi, karısı Natasha Richardson'ı hiç beklenmedik bir anda kaybetti.Liam Neeson ve oyuncu eşi Natasha Richardson, Kanada'da ailece çıktıkları kar tatilinin son tatilleri olduğunu bilmiyorlardı. Richardson kayak yaparken bir kaza geçirip ağır yaralandı. Tedavisi için ABD'ye götürüldü ama tüm çabalar sonuçsuz kaldı. Neeson'ın iki çocuğunun annesi, ünlü oyuncu Vanessa Redgrave ve yönetmen Tony Richardson'ın kızı Natasha 45 yaşında hayata veda etti.
Liam Neoson'ın karısını toprağa verdiği gün kayınvalidesi oyuncu Vanessa Redgrave ile mezarlıkta çekilen bu fotoğrafı hayranlarını da çok üzdü. Neeson hayatına iki oğluyla devam ediyor.
İHANETİ GÖRDÜ, ALKIŞI DUYDU

Shania Twain günümüzün başarılı şarkıcılarından biri. Rahat bir hayatı var. Ancak çocukluğu hiç de öyle geçmedi. Twain, öyle yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ki bazen yiyecek yemekleri bile olmazdı. Kanada'nın Ontario bölgesine yakın Timmons adlı bir kasabada yaşarlardı ailesiyle birlikte. Twain 22 yaşına geldiğinde anne ve babası bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
Shanie Twain zor günleri geride bırakıp ünlü bir şarkıcı olduğunda da kötü kaderi onun peşindeydi. 14 yıllık kocasının kendisini en yakın arkadaşı ile aldattığını öğrendi. Kocasından boşandı ve bir süre sonra da kocasını elinden alan arkadaşının eski eşiyle evlendi.
YÜZÜNÜ YENİDEN YAPTILAR
 
Oyuncu Rose McGowan da zor bir çocukluk geçirdi.  İtalya'da Tanrı'nın Çocukları adlı bir komünde geçti McGowan'ın çocukluğu. O sırada dünyadan soyutlanmış bir hayat sürdürüyorlardı ailesiyle birlikte. Fakat bir süre sonra komün lideri çocuk yaştaki kızları tacize başlayınca Rose McGowan'ın babası komünden ayrıldı.
2007 yılında bir trafık kazası geçirdi güzel oyuncu. En çok yüzü yara aldı bu kazadan. Kazadan kalan izleri düzeltmek için defalarca estetik operasyon geçirdi. Ancak yüzü bir daha asla eskisi gibi olmadı.
FİLM YILDIZI GİBİ DEĞİL FİLM GİBİ
 
İlk bakışta Katie Holmes'un hayatı herkese hoş görünebilir. Ama pek de öyle değil.
Holmes, İtalya'da Tom Cruise ile evlendiğinde hayatının en büyük hayali gerçekleşmişti. Çocukluğundan beri hayran olduğu aktör artık onun kocasıydı. Ancak işler beklendiği gibi gitmedi. Cruise'un önde gelenlerinden biri olduğu Scientology tarikatı yüzünden Holmes'un hayatı cehenneme döndü.
 
Scienlotogy tarikatı tarafından kelimenin tam anlamıyla köşeye sıkıştırıldı Holmes. Sonunda çareyi boşanmakta buldu. Ama bu da kolay olmadı. Kocasından boşanabilmek için ABD'nin farklı eyaletlerinde birçok boşanma avukatıyla görüşmek zorunda kaldı. New York'ta bir ev kiralamak ve kızı Suri'nin velayetini almak da ayrı bir sorundu. Göründüğü gibi Holmes'un hayatı bir film yıldızından çok bir filmin ta kendisi gibi. Hürriyet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder