“Bir muslukçudan farkım yok” diyecek kadar mütevazı. ‘Dünyanın en seksisi’ yakıştırmalarını da kibarca dizisine atfediyor. Jamie Lannister diyerek, sevip saydığınız Nikolaj Coster-Waldau ile Yol, Sibel Kekilli ve iyi dizi formülü üzerine...
Hürriyet'ten Ali Tufan Koç röportajı...
Game of Thrones’un yıldız oyuncusu hafif çapkın bir adam olsaydı, İstanbul’da kaldığı 24 saat içindeki ani boşanma sayıları Türkiye-Danimarka arası ciddi bir krize yol açabilirdi. GQ Men of The Year ödül töreni öncesi, Four Seasons’ta hangi kadınla karşılaşsam dilinde aynı cümle: “Kocanı boşa benimle gel dese bir saniye düşünmem!” Ve tanıştığı herkeste bıraktığı benzer izlenimler: “Nasıl da mütevazı, nasıl da tatlı...” Bizim kahve seansımızsa tam da beklenildiği gibi: O, her İstanbul’a ilk kez gelen, Boğaz manzarası karşısında dili tutulan turist gibi “O cami hangisi? Şu bina neresi?” sorularıyla genel kültür bilgimin sınırlarını zorluyor; ben soğukluğuyla meşhur İskandinavların sıcaklık testini yapıyorum. Sonuç? Benden bir Saffet Emre Tonguç çıkmayacağı kesin ama Nikolaj doğuştan sıcak.
İlk Hollywood filminiz ‘Black Hawk Down’ (Kara Şahin Düştü). Fakat 15 küsur yıldır ısrarla Kopenhag’da yaşıyorsunuz, hayatınızda değişiklik yok. Kendini koruma içgüdüsü gibi bir şey mi bu?
- Los Angeles’ta da yaşasan film ya da dizi çekimi için sürekli seyahat halindesin, dünyanın bir ucundasın. Yanlarında olamayacaksam ailemi Los Angeles’a taşımanın bir manası yok gibi geldi... Bekâr olsaydım belki bir süre yaşardım. Ama iki çocuk olunca başka öncelikler giriyor devreye.
Kaç yaşındalar?
- Biri 11, diğeri 14...
Dizinizi izlemeye izinleri var mı?
- Hayır, asla!
Belki sizden gizli izliyorlardır...
- En son böyle bir şey yaptıklarında rol aldığım en korkutucu filmlerden ‘Mama’ya denk gelmişlerdi. Sıkı bir hayalet hikâyesini anlatıyordu. Uzun süre akşam yemeklerinde bile kaçtılar benden. Tekrar böyle bir şey yapmaya korktuklarından eminim!
Dizi artık dünya çapında bir fenomen. Ailenizden, çevrenizden tuhaf ‘Game of Thrones’ talepleri geliyor mu?
- Pek değil. Danimarka’da hayat öyle işlemiyor. Karım hayatında tek bir bölümünü izlememiştir dizinin.
Bozulmuyor musunuz?
- Aksine hoşuma gidiyor. İş ve özel hayatını birbirinden ne kadar ayrı tutabiliyorsan o kadar mutlu bir hayatın olur. Bir muslukçunun akşam eve gittiğinde yemek boyunca, tamir ettiği bir borudan bahsetmesi ne kadar sıkıcı olurdu düşünsene.
İşinizi, muslukçuyla bir görüyorsunuz yani..
- Tabii ki. Mesleğim gereği milyonlara ulaşmam, beni muslukçudan ayrı kılmaz.
Tamam, senaryo ve oyuncular muhteşem. Ama sizce Game of Thrones’un milyonları kendine bağlamasının asıl sırrı ne?
- Karakterlerin dönüşmesine bizzat tanık olmak. Film olsaydı izleyiciyi inandırmakta zorlanırdın. Ama söz konusu uzun soluklu bir dizi olunca bir karakteri yavaş yavaş derinlemesine zenginleştirip değiştirebiliyorsun. Bir de gri tonunu tutturma marifeti var. Gri tonunu tutturabilen diziler her zaman kazanır. Karakterleri daha gerçekçi, daha ‘insan’ tanıtanlar. Son zamanlarda bunu iyi yapan dizilerin sayısı epey fazla.
Asıl favoriniz?
- Breaking Bad. Dizinin ilk bölümleriyle son bölümlerini arka arkaya izle, ne dediğimi daha iyi anlayacaksın. Karakterin zamanla nasıl dönüştüğü yakında fakültelerde okutulacak, dizi zamanla daha da ‘kült’ olacak.
Televizyon, altın çağını yaşıyor. Ve İskandinav dizileri de bunun mühim parçası... İçten içe bir gururlanma hali var mı?
- İçinde yaşadığınız zaman pek farkına varmıyorsunuz. Yıllardır gittiğimiz restoranlar, bir gün bir baktık dünyanın en iyi restoranları olmuş çıkmış. Diziler için de benzer durum geçerli. Danimarka çok ufak bir ülke. Anlatacağın hikâye ne kadar derin ve sağlam olursa olsun, paran yoksa cılız kalır. O yüzden kötü de olsa bu dizilerin ABD versiyonlarının varlığı iyi bir şey. Orijinalinin keşfedilmesine yardımcı oluyor.
SETTE O KADAR İNSANIN GÖZÜNÜ PENİSİNE DİKMESİ İNAN SEKSİ DEĞİL
Dizide en az hikâye kadar konuşulan mevzu çıplaklık dozu ve seks sahneleri. ‘Seks satar’ kuralı mı işliyor?
- Abartılacak bir durum yok. Soyunmak, çıplak kalmak, biriyle sevişmek çok doğal, çok insani durumlar. Asırlardır böyle. Sevişme sahnesi olmayan dizilerin hepsi aslında suratınıza baka baka size yalan söylüyor. Dizide Tyrion, seks için fahişelere gidiyor sürekli mesela. Bu tarafını yansıtmasak eksik kalırdı.
Meme göstermek, reyting getirir mi?
- Kabul, Game of Thrones en az fazla meme gösteren dizilerden. Ama olay sadece meme olsaydı, emin ol televizyon çıplak kadınlardan geçilmezdi.
Bu sahneler aktör olarak ne kadar kolay, ne kadar zor?
- Benim çıplak sahnelerim bir ya da ikiyi geçmez. Öyle etrafımın çıplak kadınlarla dolu olduğu bir sahnem hiç olmadı. Televizyon karşısındayken sana çok seksi, kışkırtıcı bir sahne gibi gelebilir. Ama sette kadını erkeği tanımadığın 50 küsur kişinin gözünü penisine dikmesi inan hiç de seksi değil.
BAK, BURDA SANA SÖZ VERİYORUM Kİ...
Bir ömür Jamie Lannister olarak anılmak gibi bir fobiniz var mı?
- Hayır çünkü dizi tek kişilik bir şovdan ibaret değil. Kalabalık bir kadro. Neredeyse herkes başrol. O yüzden böyle bir tehlike görmüyorum ilerisi için.
İleride onu meşhur eden dizi hakkında konuşmak istemeyen aktörlerden olmayacaksınız yani...
- Sana burada Game of Thrones’la ilgili hayatım boyunca soracağın tüm soruları cevaplayacağıma dair söz veriyorum. Mutlu musun?
Hep bu anı beklemiştim!
SEKSİ OLAN BEN DEĞİLİM, ‘GAME OF THRONES’
Dizi sonrası ‘Dünyanın en seksi adamları’ listesinden düşmüyorsunuz. 20 küsur yıldır oyunculuk yapan, 45’ine gelmiş, iki çocuk babası biri olarak garip gelmiyor mu bu etiketler?
- Geliyor. Gerçekten komik. Benim dışımda gelişen bir durum. Ben işimi yapıyorum ve eve dönüyorum. O dizinin, o karakterin dünyada yarattığı ilgi benim dışımda gelişen bir şey. Seksi olan ben değilim, ‘Game of Thrones’.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder