KENDİMİ HAYAT KADINI GİBİ HİSSETTİM
Mavi En Sıcak Renktir, 2013 yılında Cannes Film Festivali'nin en çok konuşulan filmiydi. Hatta ödül gecesi Altın Palmiye'yi de kucakladı. Filmin iki başrol oyuncus Lea Seydoux ve adını bu filmle uluslararası alanda duyuran Adele Exarchopoulos da yönetmen Abdellatif Kechiche'in boynuna sarılıp sevinç gözyaşları döktüler. Zaten ödül gecesine kadar da herkes bu filmden ve iki oyuncusundan özellikle de Exarchopoulos'tan söz etmişti.
Ama o ilk heyecan geçince hem Seydoux hem de Exarchopoulos, filmin kamera arkası hakkında konuşmaya başladılar. Hem de öyle sözler söylediler öyle iddialar ileri sürdüler ki. Her ikisi de Kechiche ile çalışmanın ne kadar da zor olduğunu anlattı.
Adele Exarchopoulos, bir röportajında filmdeki bazı sevişme sahneleri yüzünden kendini küçük düşürülmüş hisetttiğini söyledi. Genç olyncu zaman zaman kendini bir hayat kadını gibi hissettiğini de belirtti.
Adele Exarchopoulos'ıun rol arkadaşı Lea Seydoux da Kechiche ile çalışmanın zor oluğunu özellikle kavaga ve sevişme sahnelerinde gerçeğe en yakın oyunu istediği için defalarca tekrarlar yapıldığını, bu sırada da ruhsal olarak yoruduğunu ileri sürdü. Her iki oyuncu da bir daha Abdellatif Kechiche ile çalışmayı düşünmediklerini belirtti.
Seydoux "Kechiche bizim kendisine kör bir inançla güvenmemizi istemişti. Ama çekimler sırasında bizden verebileceğimizden çok daha fazlasını istediğini fark ettim. " dedi.
Seydoux filmin kavga sahnesinde rol arkadaşını gerçekten camlı bir kapıdan itmek zorunda kaldığını, bu sırada Exarchopoulos'un yaralanıp gerçekten ağlamaya başladığını belirterek "Ama yönetmenimiz "Bitirmedik, bir kez daha yapıyoruz" dedi." Gerçekten zor anlardı" diye konuştu.
BENİ KANDIRDILAR
Alfred Hitchcock gibi sinema tarihine damgasını vuran bir yönetmenle çalışmak da pek kolay değilmiş. Yönetmenin, Kuşlar adlı filminde rol alan ve hatta bu filmdeki performansıyla hafızalarda yer eden Tippi Hedren'in yıllar sonra anlattıkları da bunu doğrular nitelikteydi. Şu sıralar 85 yaşında olan Hedren, Alfred Hitchcock ile yaşadıklarını bir kaç yıl önce bir gazeteye verdiği röportajda anlatmıştı. Sarışın kadınları sevdiği bilinen Hitchcock'un kendisine aşırı ilgisi olduğunu söyleyen Hedren "Her şeyi bırakıp gitmek isediğimde, eğer bunu yaparsam kariyerimi bitirmekle etmekle tehdit ediyodu beni" diye konuştu.
Hedren kendisini kaç kuşak sinemaverin hafızasına kazıyan Kuşlar filminin çekimi sırasında yaşadığı orkunç olayları da şöyle anlatmıştı: " Bana kuşların saldırı sahnesinde mekanik kuşlar kulanılacağı söylenmişti. Ama öyle olmadı. Çekimin yapılacağı sabah, yönetmen yardımcısı geldi ve 'Mekanik kuşlar çalışmıyor, bu yüzden gerçek olanları kullanmamız lazım' deyip gitti. Sete gittiğimde mekanik kuşların kullanılması için hiçbir hazırlık yapılmamış olduğunu anladım. Çünkü benim gireceğim kapının etrafına kafes yapılmıştı ve kutular içinde kuzgunlar, güvencinler, martılar vardı. Omuzlarına kadar zırh eldiveni giyen kuş terbiyecileri, bir hafta boyunca kuşları bana savurdu... Molalar oluyordu ama Hitchcock etrafta olmuyordu. Günler geçip her şey daha kötü olunca ortadan kayboldu."
Gagalanan, kanlar içinde kalan ve tükenen Hedren sonunda çekimler sırasında yığılıp kaldı ve ağlama krizine girdi. Doktora götürülen oyuncuya bir hafta dinlenmesi söylendi. Hitchcock buna izin vermediğinde doktor, yönetmene, "Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Onu öldürmek mi istiyorsunuz?" diye çıkıştı. Oyucu Melanie Griffith'in annesi olan Tippi Hedren'in hikayesi "Kız" adlı TV filmine de konu olmuştub Filkde HedreN'ı Sİenna Miller canlahdırmıştı.
O SAHNENİN ÇEKİMİ BİTTİĞİNDE BEN ARTIK TÜKENMİŞTİM
Sinema tarihine adını yazdıran yönetmenlerden biri de Stanley Kubrick. Filmlerini nefes almadan seyredenler bir yana Kubrick sette de oyuncularına pek nefes aldırmıyormuş. Kubrick'in The Shining adlı filminde ol alan Shelley Duvall'ın anlattıkları; Kubrick ile çalışmanın pek de kolay olmadığını gözler önüne sermişti.
Shelley Duvall'ın oynadığı Wendy karakterinin Jack Nicholson tarafından canlandırılan Jack Torrance karakterine beyzbol sopasıyla vurduğu sahne 127 kez tekrarlanmış. Duvall o çekimin ardından setten ayrılırken kelimenin tam anlamıyla tükendiğini söylemişti. Duvall'a göre inanılmayacak kadar azap verici bir sahneydi.
TUVALETE GİTMESİNE BİLE İZİN YOKTU
"Bana yapabildiğin kadar hızlı vurmanı istiyorum"... Bu David Fincher'ın unutulmazfilmi Dövüş Kulübü'nün hafızalara kazınan repliği olabilir Ama sadece bu kadar değil. Bu cümle aynı zamanda filmin setinde de Fincher'ın en çok kullandığı cümleydi. Anlatılanlara göre Fincher filmin bir sahnesi için oyuncularından Edward Norton'a rol arkadaşı Brad Pitt'e usulca vurmasını söylemiş önce. Sonra da Norton'ı yanına çağırıp fikrini değiştirdiğini Brad Pitt'e vurabildiği kadar hızlı vurmasını istemiş.
Zodiac filminin çekimlerinde de oyunculardan Robert Downey Jr'ın tuvalete ya da karavanına gitmesine izin verilmediği için tuvalet ihtiyacını şişelere giderdiği de konuşuluyor. Aynı filmde Downey Jr'ın rol arkadaşı Jake Gyllenhaal'ın da Fincher'ın davranışları yüzünen sık sık umudunun kırıldığı çaresizliğe kapıldığı da anlatılıyor. (Hürriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder