21 Ekim 2015 Çarşamba

Kate Winslet: Titanik'i çekerken çok zorlandım

O, “hayat güzeldir” felsefesini benimsiyor. Kate Winslet, “Keşke Parisli kadınlar gibi zahmetsizce hoş görünebilseydim” itirafında bulunacak kadar samimi, “En sevdiğim şey ailemle yürüyüş yapmak” diyecek kadar mütevazı.

Kendinizle oldukça barışık bir duruşunuz var. Yaşınızla ilgili en çok neyi seviyorsunuz?
Her ne koşulda olursa olsun, mutlu hissediyorum. Yaşamın çok değerli olduğunu öğrendim ve hiçbir şey için endişelenmiyorum. Hayatımdaki kişiyi güvenle kucaklayabilmeyi, öğrendiklerimi çocuklarımla ve birlikte çalışma fırsatı bulduğum genç kadınlarla paylaşabilmeyi seviyorum. 20’li yaşlardayken üzerimde baskı ve toplumun yargılayıcılığını hissediyordum. 30’larımda bu konudaki bütün endişelerim buharlaştı. 40’a doğru yaklaşırken, özgürlüğüme kavuşmuş hissediyorum.
Çocukken şu anki yaşınızda nasıl görüneceğinizi hiç düşündünüz mü?
20 yaşındayken 40’larındaki insanları gözlemleyip o yaşa geldiğimde onlardan daha yaşlı ya da daha sağlıksız görüneceğimi düşünürdüm. Ama yanılmışım; hayal ettiğimden daha genç görünüyorum! Şu anki yaşımda olmak bana muazzam bir yaşam deneyimi, olgunluk ve 20’lerimde kesinlikle sahip olmadığım bir sakinlik getirdi.
“KENDİNİZİ BAŞKALARIYLA KIYASLAMAYIN”
Hayatınızı güzelleştiren nedir? Mutluluk ipuçlarınız var mı?
Elbette hayatım her zaman güzel değil! Çalışan annelerden bunu sıkça duyarsınız; hayat bazen imkansız bir hokkabaz oyunu gibi; herkesi mutlu etmek, beslemek ve bunları yaparken aklı başında kalmak, başa çıkması en zor mücadele! Dünyada en sevdiğim şey insanlarla birlikte eğlenmek. Sevgili eşim ve üç güzel çocuğum, hayatımı güzel kılan şeylerin başında geliyor. Mutlulukla ilgili ipuçlarına gelince... Kendinize karşı çok sert olmayın. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın. Ve her günü değerlendirin.
Kendinizi Fransız stiliyle özdeşleştiriyor musunuz?
Keşke Parisli kadınlar kadar zahmetsizce şık görünebilseydim! Sanki her zaman saçlarında olması gerektiği kadar esinti, yüzlerinde doğru miktarda makyaj ve üzerlerinde ortama tam anlamıyla uygun kıyafetler var. Bunu nasıl yapıyorlar? Deniyorum ama benim için şıklık muazzam çaba gerektiriyor. Belki sonraki hayatımda bir Fransız kadın olarak dünyaya gelirim. Ya da bir Fransız erkek. Onlar da bana her zaman oldukça şık görünür!

Fransa ve kültüründe beğendikleriniz neler?Çocukken birkaç kez ailemle birlikte Fransa’nın güneyine kamp tatiline gitmiştim. Yetişkinken de Provans’ta zaman geçirdim. Sabah saat 10’da bira içilen ve merkezinde bilye oynanan eski güzel köylerin çevresinde kaldım. Oradaki balık çorbası dünyanın en güzel balık çorbasıydı. Kahve, içebileceğinizin en iyisiydi. Dar arka sokaklardaki fırınlarda damakta eriyen kruvasanlar vardı. Ah… Hatırladıkça kanatlanıp oraya uçmak istiyorum! Sanırım yemek ve şarap bu kültürde en sevdiklerim. Güzel şatolar ve uzun öğle yemekleri. Öğle yemeğinde içilen şarap! Bu soruyu cevaplarken ikinci kere mi şarap diyorum?
Günlük güzellik rutininiz nedir?Duştayken yıkanmış olmasına rağmen, duştan çıktığımda yüzümü tekrar yıkarım. Yumuşak bir temizleyici kullanıp soğuk suyla durulamayı severim, böylece duşta sıcak suyla açılan gözenekler kapanmış olur ve canlanmış hissederim. Her sabah ilk olarak, T bölgesine nazik bir serum uygularım. Çünkü cildim oldukça hassas ve yanlış ürünü kullanırsam kızarıklık oluşabiliyor.
Peki ya güzellik sırrınız?
Cildinizi canlı tutmak için temiz havadan iyisi yoktur. Bu nedenle biraz esinti olması için geceleri odada pencereyi açık bırakırım.
 “DUMANLI GÖZ MAKYAJI BANA YAKIŞMIYOR”
Hiç güzellik hatası yaptınız mı?
Yıllar önce bir film festivaline hazırlanırken makyajımı kendim yapabileceğime karar vermiştim. Ne kadar aptalmışım. Sonuç tam anlamıyla felaketti, özellikle de dumanlı siyah göz makyajı yapmaya çalıştığım için! Bir şişe cin içmiş panda gibi görünüyordum. Bir daha asla yapmayacağım. Dumanlı göz makyajı bana yakışmıyor. En azından kendim yaptığımda!
Makyajda en önemli kuralınız nedir?Göz çevresine asla fazla fondöten uygulamamak. Çünkü bu, ciltteki kırışıklıkların belirginleşmesine sebep oluyor.
Filmlerdeki karakterleri yaratırken makyaj önemli bir faktör. Makyaj artistini yönlendirdiğiniz oluyor mu?
Evet, bu birlikte yaptığımız bir çalışma ve işin en eğlenceli kısımlarından biri! Filmlerde genellikle peruk takıyorum. Görünümün bütünlük kazanması için makyaj olmazsa olmaz ve sizi tamamen başka bir insana dönüştürebiliyor. Mesela The Reader’da 20 yıl kadar yaşlanmam gerekiyordu, bu da makyaj denemeleriyle harcanan çok fazla zaman, düşünce ve emek demek.
Fiziksel ve psikolojik olarak en çok zorlandığınız rolünüz hangisiydi?
The Reader filmindeki Hanna Schmitz rolü psikolojik olarak açık ara farkla en zorlayıcısıydı. Fiziksel olarak da Titanik. Yedi ay boyunca soğuk havada ve büyük çoğunluğu gece yapılan bir çekimdi, bu şartlara dayanmak kolay değildi. Geminin sallandığı büyük sahnelerde çok sayıda çarpma ve yaralanma yaşadık.
Oyunculuk kariyerinizde henüz ulaşamadığınız bir hedef var mı?
Bir gün bir erkeği oynamayı çok istiyorum.
Modayı önemsiyor musunuz?
Modayı ve bazen çok özenerek, bazense hiç özenmeden giyinmeyi seviyorum. Ama genel olarak günlük hayatımda ne giydiğim üzerine çok kafa yormuyorum. Gün içinde enerjimi harcayacağım başka o kadar çok şey var ki!
Hangisinden daha çok keyif alırsınız? Bir davet için kokteyl elbisesi giymek mi, jean pantolon ve rahat bir üstle evde olmak mı?Evde jean pantolon ve rahat üst! Her gün!
“YENİ BİR ŞEY DENEMEK BENİ KORKUTUYOR”
İşten artakalan zamanlarda ne yapıyorsunuz?Çocuklarımla vakit geçiriyorum. Ailemle yürüyüş yapmak beni inanılmaz mutlu ediyor. Günlük rutinleri sürdürmeye ve herkesin mutlu olmasını sağlamaya çalışıyorum. Aynı zamanda hareketli bir insanım; rüzgar sörfünü, sahil kenarında olmayı, yemek yapmayı ve maceralara atılmayı seviyorum. Ama yeni bir şey denemek ve her gün başka bir şey yapmak beni korkutuyor.
Sabah insanı mısınız?
Kesinlikle evet. Bence küçük çocuğun varsa böyle olmak zorundasın, bu, paketin bir parçası olarak geliyor. Hafta sonlarıyla ilgili en güzel şey hepimizin biraz tembellik yapma şansı bulması ve pijamalarımızı üstümüzden çıkarmak için acele etmememiz.
Uyandığınızda ilk yaptığınız şey ne?
Su ısıtıcıyı çalıştırmak. Sıradan bir hayatım var!
Dünyada bir şeyi değiştirebiliyor olsaydınız bu ne olurdu?
Doğum yapmanın bu kadar zor olmamasını dilerdim. Eğer bir şeyi değiştirebiliyor olsaydım, bununla ilgili bir şey olurdu.
Delice bir hayaliniz var mı?
Keşke uçabilseydim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder