25 Aralık 2014 Perşembe

Viskisi elinde dizi izleyenlerin devri bitiyor

Televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan'ın Ezgi Başaran'a verdiği röportajda sözünü ettiği yeni reyting sistemiyle ilgili televizyon eleştirmenlerinin görüşleri..

Yüksel Aytuğ – Sabah Gazetesi

Televizyon sektöründeki ‘reyting krizinin’ birinci nedeni reklam/reyting pastasının giderek daha ince dilimlenir olması. Bu kadar kanal ve bu kadar çok program, dizi dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Ekonominin gerçeğidir: Enflasyon eninde sonunda "kriz" doğurur. İkinci neden, televizyonun iletişim mecrası olarak cazibesini giderek yitirmesi. Artık kimse televizyonların akışına ve reklam bombardımanına tabi olmak zorunda değil. Açıyor internetten dizisini, yarışmasını "huzur içinde" seyrediyor.

Üçüncü neden, özelikle dizi sektöründe işin tamamen "göle maya çalmak" düzeyine indirgenmesi. Ne kadar çok kumarbaz, o kadar çok hayal kırıklığı... Dördüncü neden: İzleyicide özellikle dizilere karşı gelişen metal yorgunluğu. Sezonda 90 diziyi ne göz kaldırır, ne sinirler... Ayrıca iki bölümde kalkan dizilerle izleyicide bir "güvensizlik duygusu" hakim oldu.Beşinci neden ise reyting panelinin her daim "tartışılır" olması. Kıstaslar, kriterler nedir, hala bilen yok. Bu panel Türk televizyon izleyicisinin genel karakteristik özelliklerini, beklentilerini, taleplerini tam olarak ifade ediyor mu? Panel oluşturma süreci şeffaf ve katılımcı hale getirilmedikçe bu tartışma daha çok su kaldırır. Ben mevcut durum içinde eğitim ve kültür düzeyi yüksek, harcama inisiyatifi bulunan, daha "seçici" kitlenin yeterince temsil edilmediğini düşünüyorum.Yaşam biçimi ve eğitim kriterlerinin kaldırılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. İnsanların televizyon konusundaki tercihlerini belirleyen en önemli kriterlerin bunlar olduğuna inanıyorum. Bu iki önemli verinin göz ardı edilmesi, mevcut kitlenin sözde tercihiyle sektörü daha kalitesiz yapımlara yönlendireceğinden endişe ediyorum.

İZLENME ORANI YENİDEN ‘DİZAYN’ EDİLDİ

Sina Koloğlu – Milliyet Gazetesi

Günümüzün tabiri ile izlenme oranı yeniden ' dizayn' edildi. Buna ‘Halk bunu istiyor’ yaklaşımının ölçüm panellerine yansıması da denilebilir. Dizilerin bir ayağı 'bedava kömür' alanlara bir diğer ayağı 'Arapları sevindir'meye dayanıyor.  'Küçük Gelin'in izlenme oranı yüksek, birinci 'Kurt Seyid ve Şura' düşük. Biri yabancı pazarda yok, öteki dizi başlarken  anlaşmayı yapmış...

Sistemin özü nereye dayanıyor? Reklam geliri ve tüketim.  Şehirli genç kitle (ki tüketimi yapanlar da onlar) yavaş yavaş internet ortamında paylaşmaya gidiyor. Ailecek ekran başı yavaş yavaş yerini 'yaşlı fertlerin' salonda gençlerin kendi odalarında haline dönüşüyor. Bir diğer gerçek; televizyon kanal sayısı fazla. Seyirci şımardı. Verdikçe istiyor, istedikçe doymuyor.  Türkiye' de bedavaya çok iyi görsel ürün veriliyor. Bunun paralı olması gerekiyor. Ama galiba geç kalındı. Özel televizyonlar batıda paralı izleniyor. “Halkımızın beğendiği diziler oynayacak, Boğaz’a nazır viskisini yudumalayarak dizi izleyenlerin egemenliğine son. Yeni Türkiye' nin yeni seyircisi benim Anadolu halkım olacak” diyerek aslında bu yeni düzen oluşturuldu.  Reklamı izleyen malı alan ile televizyon kanalları sanırım ABC1 diye sözü edilen kategoride buluşacak. 'Total' sadece, bir göz boyama olarak kalacak. Kapitalist sistemde popülizme yer olmaz. Ürünü hangi kategorinin seyircisi alıyorsa onun yüzdeleri ister istemez öne çıkacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder